28 Aralık 2009 Pazartesi

DUVARCI EŞEK ARISI


Duvarcı eşek arıları yuvalarını kilden yaparlar. Çalışma biçimleri kağıttan yuvalar yapan eşek arılarına çok benzer. Yalnız yaşayan duvarcı eşek arısı, kilden minik çömlekler yaparak bunları dallara yapıştırır. Daha sonra minik kil kürelerini üstüste yapıştırarak, şişeyi andıran dar boyunlu içi boş bir çömlek yapar. Bu çömleğin içine de besin depoladıktan sonra yumurtlar. Gerektiğinde midesinde depo ettiği suyu kil üzerine püskürterek yuvasını nemlendirir. Yumurtalar eşek arılarının yumurtlarken salgıladıkları bir iplikle birbirine bağlıdırlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Temmuz 1998, Sayı:260, s.59

GEVİŞ GETİRENLER : Antilop, Geyik, Manda, Koyun, İnek


Bitkileri sindirmenin en karmaşık yollarından biri de antilop, geyik, manda, koyun ve inek gibi hayvanlar tarafından uygulanır. Geviş getiren bu canlılar, otlakta otu ön dişleriyle kesip ağızlarına alırlar ve çiğnemeden hızla yutarlar. Dört bölümden oluşan midelerindeki besinler midenin bir bölümü olan ve içinde bakteriler bulunan işkembeye gider. Orada birkaç saat kalıp çalkalanarak lapa şekline getirilir. Sonunda hayvan lapayı tekrar ağzına getirir ve arka dişleriyle iyice ezerek çiğner. Geviş getirme denilen bu olay, hayvan otlaktan ayrılıp güvenli bir yerde dinlenirken de olabilir. Böylece lapa ikinci kez çiğnenip midenin diğer bölümüne gider.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.172

KARINCA


Yön bulabilmek için pusulaya, bir de haritaya ihtiyaç vardır. Harita insana nerede olduğunu, pusulaysa nereye gideceğini gösterir. Tunus'un Akdeniz kıyısındaki Mahore's yakınlarında yaşayan siyah çöl karıncası, sabah güneşinin yükselmesiyle 70 dereceye kadar yükselen çöl kumunun sıcağında, yuvasından ısıya kendisi kadar dayanıklı olmayan başka böceklerin ölülerini aramak için çıkar. Bu uzun bacaklı çöl yaratığı istediğinde saniyede 1 m. yol katedebilir. Çöl karıncası yuvasından başlayarak 200 metre uzağa kadar varabilen bir alanda sık sık durarak ve olduğu yerde dönerek dolambaçlı bir yol izler. Ama bu zikzakların bütün karmaşıklığına rağmen, yiyeceğini bulduğunda, hemen yuvasına doğru düz bir çizgi izleyerek yola koyulur. Çöl gibi bir arazide yön belirlemeye yarayan işaretlerin azlığı düşünüldüğünde, karıncanın başardığı işin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Araştırmalar, karıncaların gökyüzünü bir pusula gibi kullandığını ve görme duyularının özellikle güneşin polarize ışığına duyarlı olduğunu göstermiştir.

Bilim ve Teknik Dergisi, Mayıs 1995, Sayı: 330, s.69

İPEK BÖCEĞİ


İpek böcekleri çiftleştikten sonra her biri iğne ucu büyüklüğünde olan 500 tane yumurta bırakırlar. Yumurtladıktan iki-üç gün sonra da ölürler. Yumurtadan çıkan tırtıllar dut yapraklarını yiyerek gece-gündüz demeden 20-30 gün kadar beslenirler. Bu süre içinde tırtılların tükettikleri yaprakların ağırlığı vücut ağırlıklarını kat kat aşar. Tırtıl dört kez deri değiştirdikten sonra olgunlaşır. Artık koza örmeye hazırdır. Kozasının içinde olgunluğa erişen güve, kahverengi bir enzim yayarak kozanın yumuşamasını sağlar. Koza iyice yumuşadıktan sonra en yumuşak yerinden kozayı iterek dışarı çıkar. Tırtıl artık bir ipek böceğidir. Bundan sonraki yaşamında havayla temas ettiğinde anında kuruyan ve bir ipe benzeyen ama aslında çok büyük bir protein molekülü olan ipeği üretecektir.

National Geographic, January 1984, s.24

IGUANA


Deniz iguanaları, bedenlerini uygun bir sıcaklıkta tutmak zorundadırlar. Güneş ışınlarının yüzlerine ve doğrudan göğüslerine gelebileceği şekilde sürekli olarak güneşe dönük dururlar. Su geçirmez derilerinde ter bezleri bulunmadığı için terleyerek serinleyemezler. Bu yüzden bir gölgeye ya da kayaların çatlağına gizlenerek serinlerler. Ayrıca iguanalar soğuk suda uzun süre kalamazlar. Birkaç dakika içinde bedenlerindeki sıcaklık 10 santigrat dereceye kadar iner. Bu nedenle hemen karaya dönerek bedenlerini ısıtmak zorundadırlar.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.108

GÜVENLİ YUVALAR : Termitler, Cassin Dokumacı Kuşları, Rhytidoculus Structor


Hayvanların yaptıkları yuvalar aynı zamanda düşmanlara karşı da çok güvenli bir mekan oluştururlar. Bir termit yuvasının duvarlarının kalınlığı ve sağlamlığı bunun delilidir. Cassin dokumacı kuşlarının yuvalarının girişi, ağaç yılanlarından korunacak şekilde aşağı doğru sarkan uzun bir borunun ucundadır. Rhytidoculus structor türü örümceğin yuvası daha da ilginçtir. Bu örümceğin yeraltında yaptığı yuvasının girişi, menteşeli bir sistemle açılıp kapanabilen birçok bölmeye ayrılmış durumdadır. Eğer av peşinde bir yabanarısı yuvadan içeri dalarsa, örümcek onu ölünceye kadar söz konusu bölmelerden birinin içine hapsedebilir.

Thema Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.142

KUTUP AYISI


Kutup ayılarının derilerinin altındaki 10 cm'lik yağ tabakası ısı yalıtımı sağlar. Böylece buzlu sularda saatte 10-11 km. hızla, 2000 km. uzağa kadar yüzerek gidebilirler. Bununla birlikte beyaz kutup ayılarının koku alma duyuları öylesine keskindir ki 1.5 m. kalınlığındaki kar tabakasının altında saklanan bir fok balığının kokusunu bile rahatça algılıyabilirler.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:211, Haziran 1985, s.25

GEKO


Geko, sıcak iklimli bölgelerde yaşayan bir tür kertenkeledir. En önemli özelliği dümdüz zeminlere bile rahatlıkla tırmanabilmesidir. Gekolar, ayak parmaklarının emme özelliği sayesinde cam üzerine bile kolayca tırmanabilir. Ayrıca her parmaklarında gizli bir tırnakları vardır. Üzeri pürüzlü yerlere geldiği zaman kedi gibi bu tırnaklarını çıkartır ve yürüyüşüne devam eder.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:254, Ocak 1989, s.41

KARTAL


Kartalların hem yerden havalanıp uçabilecek kadar hafif olmaları, hem de avlarını yakaladıklarında rahatlıkla taşıyabilecek kadar güçlü olmaları gerekir. Bir kel kartalın 7000'den fazla tüyü vardır, fakat hepsini biraraya koyduğunuzda bütün tüylerinin ağırlığı yaklaşık 500 gram tutar. Ayrıca vücutlarının daha hafif olabilmesi için, kemiklerinin içi de boştur. Bu kemiklerin birçok yerinde havadan başka birşey yoktur. Bir kel kartalın tüm iskeletinin ağırlığı 272 gramdan sadece biraz fazladır.

ZooBooks, April 1993, Vol.10, N.7

FİL


Bitkisel maddeler hayvanlar için sindirimi güç besinlerdir. Sadece midedeki sindirim özsularının varlığı bu besinlerin parçalanması yani sindirilmesi için yeterli değildir. Bu nedenle bitki yiyenlerin midelerinde besinleri parçalayacak bakteriler bulunur. Büyük miktarda dal ve odunsu maddeler yiyen fillerin de özel sindirim sorunları vardır. Fillerin öğütücü dişleri ağzın gerisindedir. Bu dişler besini büyük bir güçle ezerler ama bu, odunsu maddelerin sindirimi için yeterli değildir. Bir insanın yediği yemek, bedenindeki bütün işlemlerden yaklaşık 24 saatte geçer. Oysa filde bu işlem iki buçuk gün sürer ve bu zamanın çoğu, midedeki sindirim özsularının besini sindirmeye çalışmasıyla geçer.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.172

QUETZAL


Quetzallar Orta Amerika'nın yağmur ormanlarının en gösterişli kuşlarıdır. Bu kuşu bu kadar gösterişli kılan şüphesiz yaklaşık 1 m.'yi bulan parlak yeşil renkli kuyruğudur. Bu kuyruk özellikle erkeğin dişiyi etkilmesi için kullanılmaktadır. Bunlar yuvalarını yerden 1 m. ila 100 m. arasındaki yüksekliklerde ölü ağaçların herhangi bir yerine yapabilmektedirler. Yuva çok büyük olmadığından eğer aileye bir yavru katılmışsa yuvada sadece yavru kuş kalır ve ebeveyn kuşlar yuvanın dışından yavruyu beslerler.

National Geographic, June 1998, s.41

PENGUEN


Küçük kayalık penguenleri, karaya çıkmayı cesurca ama zor olan bir yoldan seçerler. Büyük dalgalı ve kayalık deniz kenarlarından kıyıya çıkarlar. Yüksek uçurumlardaki sarp yokuşları tırmanırlar. Her bir dalga geri çekildiğinde bir düzine penguen de dalgalarla yıkanan kayalara kuvvetli gagaları ve uzun, sivri pençeleri ile tutunur, ardından dar, sağa-sola sallanan, sert kenarlı kanatları ile yukarı doğru çıkmaya çabalarlar. Birkaçı bir sonraki dalga gelip de kayaya çarparak çoğunu tekrar denize süpürmeden önce uçuruma tırmanabilir. Hiçbir insan bu hırçın denizde birkaç dakikadan fazla sağ kalamaz ya da bu dik yokuşu tırmanamaz. Ancak penguenler bunu düzenli olarak yapmaktadırlar.

International Wild Life, May-June, 1998, s.45-46

Öküz Başlı Antilopların Hızları


Öküz başlı Güney Afrika antilopları görünüş olarak bufalolara benzer. Sürüler halinde yaşayan bu antilop türünün bazen 100, hatta daha fazla üyesi birarada bulunur. Son derece hızlı hareket edebilen bu antilop türü, düşmanları tarafından takip edildiğinde yarış atlarından daha hızlı koşabilir. Güney Afrika antiloplarının buzağıları da son derece hızlıdır. Öyle ki, sadece iki günlükken bile büyüklerinden geride kalmayacak şekilde hızlı koşabilirler. Zorlu koşullarda yaşayan bu canlılar Allah'ın onlara verdiği bu özellikler sayesinde yaşamlarını rahat bir şekilde sürdürebilir.

Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 177

Deve Kuşlarının İlginç Kuluçka Sistemleri


Deve kuşlarının ilginç bir kuluçka sistemleri vardır. Sürü halinde yaşayan deve kuşlarından yarım düzine kadarı, yumurtalarını ortak bir yuvaya bırakır. Hiçbir özelliği olmayan sadece sığ bir çukur olan bu yuvada her biri 1.5 kg. gelen 40 kadar yumurta bulunur. Yumurtaların tümünü koruma görevi tek bir dişi deve kuşuna aittir. Kuluçkaya yatan dişiye bir erkek kuş yardım eder. Ancak dişi kuş sadece 20 kadar yumurtanın üzerinde yatabilir. Bu nedenle fazla yumurtaları yuvanın dışına iter. Yapılan incelemeler sonucunda deve kuşlarının bu itme işlemini rastgele yapmadıkları bulunmuştur. Deve kuşu kendi yumurtalarını kuluçkaya yatacağı yumurtaların arasına alırken, başka dişilere ait olan yumurtaları ise dışarıya atmaktadır. Bu ayrımı deve kuşunun nasıl yaptığını bulabilmek için bilim adamları yumurtalara numaralar vermişlerdir. Yumurtaların yerini değiştirerek, eski ve yeni yumurtalar karıştırılarak yapılan tüm deneylerde sonucun değişmediği görülmüştür. Bilim adamlarının vardıkları sonuç deve kuşlarının yumurtalarını, yüzeylerindeki deliklerin dağılımı sayesinde tanıdıkları olmuştur. Bütün yumurtaların kabuklarında, civcivin nefes almasına imkan veren minik "hava delikleri" vardır. Bu deliklerin kabuk üzerindeki yerleri her yumurtada biraz farklıdır. İşte bu delikler sayesinde deve kuşlarının yumurtalar arasında ayrım yapabildiği düşünülmektedir.

Deve kuşu sürülerindeki bütün yumurtaların bakımını tek bir dişi üstlenir. Ancak yuva belli sayıda yavruyu barındırabildiği için bu dişi önceliği kendi yumurtalarına verecektir. Deve kuşları kendi yumurtalarını kabukların üzerindeki hava delikleri sayesinde ayırt edebilmektedirler.

Marian Stamp Dawkins, Through Our Eyes Only?/The Search For Animal Consciousness, s. 38-39 RESİMALTI

Okyanustaki Antifrizli Balıklar


Soğuk denizlerde yaşayan balıkların derileri ya da solungaçları buzla temas ederse vücut sıvıları hemen donmaya başlar ve sonunda balıklar ölürler. Bunun nedeni vücut sıvılarında oluşan buz kristallerinin süratle artmasıdır. Bütün olumsuz koşullarına rağmen soğuk bölgelerde yaşayan pek çok balık türü vardır. Bu bölgelerdeki bazı türler deniz suyu sıcaklığının -1.80C olduğu derin sulara çekilerek donmaktan kurtulurlar. Ancak Antartika'da bu sıcaklık derecesinin çok altında sıcaklıklarda bile yaşayabilen balıklar da bulunmaktadır. Bunu Allah'ın kendileri için yaratmış olduğu özel vücut sistemleri sayesinde başarmaktadırlar. Bu balıkların kanlarının içinde bir araba radyatöründeki antifriz (donmayı engelleyen) maddesi gibi işleyen kimyasal maddeler vardır. Bu kimyasallar Antartika Okyanusu'nun en düşük sıcaklıklarında bile balıkların vücutlarını donmaktan kurtarmaktadır.

Michael Scott, The Young Oxford Book of Ecology, s. 47

Yılan Boyunlu Kaplumbağalar


Yılan boyunlu kaplumbağaların en önemli özellikleri uzun boyunlarıdır. İlginç bir görünümleri olan ve tatlı sularda yaşayan bu canlılar sığ suda dipte yatarken bile uzun boyunları sayesinde kolaylıkla nefes alabilir. Bu kaplumbağaların başka bir türü "Kokulu kaplumbağa" olarak bilinir. Kokulu kaplumbağalar ürktükleri zaman dört bacaklarının dibindeki bezlerden çok keskin bir koku çıkarır.

Hayvanlar Ans., C.B.P.C Publishing, Sürüngenler, s. 130

Bombus Arıları


Bombus, renkli tüyleri olan, türdeşlerine göre oldukça iri yapılı ve genelde toprak altında yaşayan bir yaban arısı türüdür. Bombuslar'ın uzun dilli türleri, çiçek borusu uzun olan çiçeklerden de çiçek tozu ve bal özü alabilir. Bu, diğer arılar için oldukça zor hatta imkansız bir işlemdir. Hatta bazı türler, bal özüne ulaşabilmek için önce çiçeğin dış kısmını ısırır ve açtıkları delikten dillerini içeri sokarak kolayca beslenir. Bombuslar'ın göğüs bölgesinde tutunma ve yürümeyi sağlayan üç çift bacakları vardır. Bu bacaklardan birinci çift, antenlere bulaşan çiçek tozlarını ve diğer tozları temizlemek için özel temizlik gereçleri ile donatılmıştır. Bu sayede koku alma organı olan antenler sürekli temiz tutulur. Bombuslar'ın diğer bacaklarında çiçek tozu taşımak için sepetçikler ve çiçek tozlarını doldurmaya, gerektiğinde sıkıştırmaya yarayan fırçalar bulunur. Bombuslar vücut ağırlıklarının yarısı kadar yükü rahatlıkla taşır. Bu arılar zar şeklindeki iki çift kanatları sayesinde uçar. Birinci çift kanadın arka kenarında, ikinci çift kanadın ise ön kenarında bir seri kanca bulunur. Bunlar uçuş sırasında birbirine kenetlenir, böylece ön ve arka kanatlar birlikte ve daha güçlü hareket edebilir. Bunun dışında uçuş için ısı üretimi de zorunludur. Aktif olarak uçan bir Bombus'ta gövde bölgesinin sıcaklığı 35-40oC olur. Bunun için Bombuslar uçuşa geçmeden önce belli bir süre ısınır.

Resimdeki bombus arısı ve deve dikeni çiçeği karşılıklı olarak birbirlerine fayda sağlayan bir ortaklık içindedirler. Deve dikeni, bir yaban arısı olan Bombus'a polen ve nektar sağlar; yaban arısı da aynı türe ait çiçekler arasında, bir çiçekten diğerine hareket ederek topladığı polenleri taşır ve deve dikeni çiçeğini döller

Aslan M. B. "Doğu Akdeniz Bölgesinde Bombus Arı Türleri Üzerine Faunistik ve Taksonomik Çalışmalar", Ç. Ü. Fen Bil. Ens. Bitki Koruma Ana Bilim Dalı Yük. Lisans Tezi, Adana, 1997 RESİMALTI .

Anoller'in Renkli Keseleri


Anoller başları üçgen biçiminde, uzun çeneli bir kertenkele türüdür. İnce vücutları ve kamçıya benzer kuyrukları vardır. Ayaklarında ise hem sivri tırnakları hem de eklemlerinden birinde oluklar şeklinde yapışkan yastıkçıklar vardır. Anol bunların yardımıyla dimdik duvarlara bile tırmanabilir. Erkeklerin boyunlarında ise yassı bir kese bulunur. Bu kese heyecanlandıkları zaman kaslar yardımıyla genişler. O zaman deri de gerilir ve pullarının arasındaki ilginç ve renkli şekiller ortaya çıkar.

Hayvanlar Ans., C.B.P.C Publishing, Sürüngenler, s. 154

Ağaç Kurbağaları


Ağaç kurbağalarından Hyla arborea kendi boyutuna göre çok uzun bacakları olan (yaklaşık olarak 5 cm.) orta büyüklükte bir kurbağadır. Bu kurbağa gece faaliyet gösterir ve parlak yeşil rengiyle gün boyunca mükemmel bir kamuflaj örneği sergiler. Bu sayede düşmanlarına yem olmaktan kurtulur. Ağaç kurbağaları oldukça çevik, hareketli hayvanlardır. En ince dallara bile rahatça tırmanabilir, buralarda hiç zorlanmadan yürüyebilirler. Küçük Cricket kurbağası ise (Acris gryllus) Kuzey Amerika'da yaşayan 3 cm. boyunda bir ağaç kurbağasıdır. Ve kendi boyunun 3 katı kadar sıçrayabilir. Yapışkan tabanları bu kurbağaların dallara ve yapraklara tırmanabilmelerini sağlar. Uzun ince ayak parmakları da böcekleri yakalamaya çalışırken ağaç dallarını sıkıca kavrayabilmelerine yardımcı olur. Geceleyin avlanan bu kurbağalar çok keskin bir görüş gücüne sahiptirler. Guinnes Books, Remarkable Animals, A Unique Encyc. of Wildlife Wonders, s. 203 RESİMALTI Ağaç kurbağaları orman şartlarında rahatlıkla yaşamalarını sağlayacak her türlü özellikle birlikte Allah tarafından yaratılmıştır. Dünyada 500 farklı tür ağaç kurbağası bulunmaktadır ve bu türlerin her biri eş ararken kendine özgü bir ses çıkarır.

http://disney.go.com/DisneyChannel/Amazing Animals/fact6.html

Sperm Balinaları


Sperm balinalarının dişileri ve erkekleri normal zamanlarda birbirlerinden ayrı yaşar. Tercih ettikleri sular birbirlerinden tamamen farklıdır. Dişiler yaşamlarının büyük bir kısmını sıcak iklime sahip tropikal ve astropikal sularda geçirir, erkekler ise dev boyutlardaki mürekkep balıklarını avlamak için Kuzey Kutbu ve Antartika denizlerinin derinliklerine dalar. Dişilerden üç kat daha ağır olan erkek balinalar sadece çiftleşmek için tropikal bölgelere gelir. Erkek Sperm balinaları 20 m. uzunluğa sahip dev canlılardır. Tüm hayvanlar içinde en büyük beyne sahiptirler ve beyinleri şekil ve büyüklük olarak bir basketbol topuna benzer.

International Wildlife, May/June 1995, s. 8

Sperm balinalarının köşeli alınlarında ispermeçet adı verilen bir organ bulunur. Kaslar ve yağ ile çevrilmiş sert ve lifli bir kılıf olan bu organın görevi, derin dalışlarda canlının kolay hareket etmesini ve basınç ayarlaması yapmasını sağlamaktır. Sperm balinalarının su püskürtme delikleri de başka hiçbir balinada olmayan bir yerdedir. Balinaların alınlarının ön sol ucunda bulunan bu delikten çıkan su, her zaman balinanın solundan 450lik açı ile fışkırır.

Dr. Tony Hare, Animal Fact File, s.164

Çakır Kuşu


Çakır kuşu yırtıcı atmacalardan biridir. Havada süzülürken 800-1000 m. yukarıdan tavşan yavrularını fark edebilecek kadar keskin gözlere sahiptir. Çok usta bir avcı olmasına rağmen Çakır kuşunun avlanırken başarılı olamadığı zamanlar da vardır. Çakır kuşu tavşan ve diğer memelileri yakalamak için dalışa geçtiğinde yakınlarında Karakuşlar'ın özellikle Alkanatlı Karakuşlar'ın bulunması bir dezavantajdır. Çünkü bu kuşlar acı çığlıklar atarak tavşanlara Çakır kuşunun geldiğini haber verirler. Bu da Çakır kuşunun avını kaçırması demektir.

Bilim ve Teknik Dergisi, Ağustos 1986, s. 33

Sümsük Kuşları


Allah yarattığı tüm canlılara birbirinden farklı özellikler vermiştir. Örneğin sadece kuşların arasında bile binlerce farklı çeşitte üreme, yuva yapma, avlanma ve beslenme şekilleri vardır. Bu şekillerden tek bir tanesini incelemek bile Allah'ın sınırsız gücünü görmek için yeterli olacaktır. Dünyadaki çok sayıdaki kuş çeşidinden Sümsük kuşlarını ele alalım. Sümsük kuşları öncelikle çok iyi birer dalıcıdır. Kanatlarını çırparak ya da süzülerek uçtukları 30 metre kadar yükseklikten gözlerine kestirdikleri balıkları avlamak için kanatlarını kapatır, ok gibi dimdik suya dalar. Ilıman ve sıcak bölgelerde yaşayan bu kuşlar zamanlarını büyük ölçüde denizlerde geçirir, kıyılarda ya da adalarda koloniler halinde ürerler. Kolonideki yuvalar deniz yosunları ve çamurdan yapılmıştır. Kuzey yarı kürede yaşayan Sümsük kuşları bir, Güney yarı kürede yaşayanlarsa iki tane yumurta bırakırlar. İki aylık olduklarında erişkinler tarafından yalnız bırakılan yavrular açlık hissiyle av bulmaya çıkar ve çoğu kez yuvalarından çıktıklarında hemen uçmaya başlarlar.

Temel Britannica Ansiklopedisi, Cilt 6, s. 204

Hamletler'in Görüş Yetenekleri


Mavi Hamlet, mercanlarda yaşayan parlak renkli bir balıktır. Başının iki yanında yer alan ve bedenine göre oldukça büyük olan gözleri vardır. Gece avlanan mavi hamlet balığı bu sayede avını hiç zorlanmadan bulabilir. Gündüz vakitlerinde ise mercan resiflerinin kuytu köşelerinde düşmanlarından saklanır.

Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 145

25 Aralık 2009 Cuma

ÇEKİRGE KUŞLARI


Afrika'da yaşayan çekirge kuşu (sığırcık) türlerinden biri olan bu kuşun yuvası top şeklindedir. Yuvasını genellikle dikenli dalların arasına yapar. Düşmanlarını uzak tutmak için de yuvasının dışına dikenler yerleştirir. Dikenleri yuvasına yerleştirmeyi akleden elbette ki kuşun kendisi değildir. Allah, diğer bütün canlılarda olduğu gibi çekirge kuşuna da kendisini koruyabileceği yuvalar yapmayı ilham etmektedir.

Ranger Rick, Aralık 1993, s.21

DENİZ KUŞLARI PETRELLER


Deniz kuşları çok küçük canlılar olmalarına rağmen Allah'ın onlara verdiği özellikler sayesinde uzun bir yolculuğu büyük bir kolaylık içinde yaparlar. Uzun kanatlı bir çeşit deniz kuşu olan fırtına petrelleri her sene Antarktika Okyanusu'nun çorak uzak adalarında yavruladıktan sonra ekvatorun kuzeyine doğru uçarak, Gulf Stream akıntısının başladığı bölgeye ulaşırlar. Nisan ayının ortalarına gelindiğinde Kuzey Atlantik'teki en uzak kıyıya ulaşırlar. Bu sırada sular da ısınmıştır. Böylece petreller bir yandan Antarktika'nın çetin kışından kaçarken bir yandan da hem Kuzey hem Güney yarım kürelerde yılın en sıcak zamanlarından faydalanmış olurlar. Bu, fırtına petrellerinin, senede iki kez 16.000 km kadar uçmaları demektedir. Bunun yanı sıra yolculuklarının büyük bir kısmında karayı görmezler. Fırtına petrelleri okyanus yüzeyini hem dinlenme alanı hem de besin kaynağı olarak kullandıkları için yavrulama zamanı haricinde karaya hemen hemen hiç inmezler. Okyanuslarda bulunan bu tür küçük kuşlar, küçük fakat kuvvetli olan ayaklarını kanat ve kürek gibi kullanarak rüzgara ve suya karşı koyarlar.

N.J.Berril, The Life of the Ocean, s.10-11

PİSİ BALIĞI


Pisi balıkları, yeterli miktarda yiyecek buldukları kumlu deniz tabanlarında yaşayan yassı balıklardır. Ancak yetişkin pisi balıkları yumurtalarını bu bölgede bırakacak olurlarsa, akıntılar savunmasız yumurtaları güvenli yerlerinden uzağa taşıyacaktır. Bu nedenle pisi balıkları akıntıya karşı yüzerek, suyun daha derin olduğu başka bir yere doğru göç ederler. Bu göç sırasında 60 milyon pisi balığının yumurtlamak üzere toplandığı tahmin edilmektedir. Güvenlikli sularda yumurtadan çıkan yavru yassı balıklar deniz yüzeyinde kalarak bir ay kadar beslenirler ve gelişirler. Bir ayın sonunda akıntıyla beraber sürüklenerek beslenme bölgesine geri gelirler. Bu süre içinde yavru pisi balıkları ebeveynlerine benzeyen balıklar haline gelmişlerdir. Onlar da büyük balıklar gibi su dibine inerler ve orada yaşamlarını sürdürürler.

Gelişim Hayvanlar Ansiklopedisi, 21 Aralık 1981, Cilt:4

BENEKLİ KOKARCA


Benekli kokarcanın davetsiz misafirlerine gözdağı vermek için kullandığı, diğer türlerde pek alışık olunmayan bir koku bırakma yöntemi vardır. Bu kokarca türü, bir elinin üzerinde ayağa kalkar ve daha sonra arkasında bulunan bezden kötü kokan sıvısını düşmanına doğru çok süratli bir şekilde püskürtür.

Tonny Seddon, Animal Movement, s.39

KOKARCALARIN SAVUNMA YÖNTEMLERİ


Kokarcaların savunma yöntemleri son derece ilginçtir. Vücutlarında bulunan iki bezden düşmanın bulunduğu yöne doğru bir sıvı püskürterek kendilerini korurlar. Kokarca bu tehlikeli sıvıyı püskürtmek için düşmanın yüzüne doğru yönelir ve bu sıvı derinin şiddetli tahrişine, hatta bazen de geçici körlüğe sebep olur. Sıvının dayanılamayacak kadar kötü ve kalıcı bir kokusu vardır, ayrıca sülfür bileşikleri de içerir. Çok etkili bir savunma yöntemi olan bu sıvı sayesinde kokarcalar düşmanlarından gizlenmeye gerek duymazlar. Bunun yerine düşmanlara uyarı niteliğinde bir gösteri yaparlar. Çok belirgin olan siyah-beyaz renkleri bir düşmanı alt etmek için genellikle yeterli olur. Kokarca sadece son çare olarak kokulu spreyi ile ateş eder. Son derece etkili ve kokarca için çok önemli olan bu savunma sistemini yaratan hiç kuşkusuz ki Allah'tır.

Christopher O'Toole & John Stidworth, The Hunters, s. 54-55

BENEKLİ BAYKUŞ


Göz benzeri benekleri olan baykuşun (Glaucidium perlatum) başının arkasında belirgin gözleri bulunan taklit bir yüz bulunur. Baykuşa özel olarak verilmiş olan bu taklit yüz, arkadan gelen düşmanları caydırıp uzaklaştırmak içindir.

Prof. Peter JB Slater,The Encyclopedia of Animal Behaviour, s.62

BALIKÇILLARIN İLGİNÇ AVLANMA YÖNTEMLERİ


Balıkla beslenen ve leyleksiler olarak adlandırılan kuşlar arasında çok ilginç avlanma yöntemlerine rastlanır. Büyük balıkçıllardan bazıları suda uzun süre hareketsiz durup avın gelmesini bekler ve yanına bir balık yaklaştığı anda uzun boynunu hızla ileri doğru fırlatarak hayvanı yakalar. Bazıları ise sığ sularda hızlı hızlı yürüyerek ya da ayaklarıyla suyun dibini karıştırarak avını arar.

Ana Britannica Ansiklopedisi, 8. Cilt, s.10

MARTI GAGALARINDAKİ FARKLILIKLAR


Martı türü kuşlarda gaganın biçimi beslenme özelliklerine bağlı olarak türden türe değişiklik gösterir. Örneğin martıların ve özellikle yırtıcı martıların kanca uçlu gagaları, yakalayıp koparmaya elverişlidir. Bazı türlerin, örneğin Atlas Okyanusu kıyılarında yaşayan denizpapağanı ile aksumru denen kuşların gagası birkaç balık taşırken, dalıp yeniden balık avlayabilecekleri bir yapıya sahiptir. Bu takımın üyelerinin ilginç bir özelliği de tuzlu su içebilmeleridir. Kanlarındaki iyon dengesini böbrekleri ve gözlerinin üstündeki oyuklarda bulunan özel tuz bezleri sağlar. Bu bezler tuzlu salgıyı burun deliklerine açılan bir kanala boşaltırlar. Görüldüğü gibi Allah aynı türdeki kuşlar arasında yarattığı çeşitli özelliklerle bizlere eşi benzeri olmayan yaratma sanatını tanıtmaktadır.

Ana Britannica Ans., 8. Cilt, s.12

HARRİER DOĞANI


Harrier doğanlarının bacakları orta (tarsal) eklemlerinden her iki yönde de bükülebilir. Bu da kuşların kayalıkların veya ormanların en elverişsiz yerlerinde bulunan ve ana avları olan kertenkele, kurbağa ve başka kuşların yumurtalarını daha kolay avlamalarını sağlar. Bu doğanlar yiyecek ararlarken en alışılmadık pozisyonlara girerler ve geçişi mümkün olmayan bir ağaç deliğine ulaşabilmek için baş aşağı asılı bile durabilirler.

Martyn Bramwell, Birds, The Aerial Hunters, s.10-15

VAŞAK


Bazı hayvanlar yapı olarak birbirlerine benzeseler de özellikleri incelendiğinde hepsinin birbirinden farklı oldukları görülür. Örneğin her ikisi de birer vaşak türü olan lynxler ve bobcatler şekil ve büyüklük bakımından birbirlerine benzeyen hayvanlardır. Ancak her birinin kendi türüne özgü, yaşadıkları ortama uygun çeşitli özellikleri vardır. Lynxler, Kuzey Amerika'nın serin kuzey ormanlarında yaşarken, bobcatler de Kanada'nın güneyinden Güney Meksika'ya kadar geniş bir alana yayılmışlardır. Kuzey Amerika'da yaşam şartları oldukça zorludur. Örneğin kışınsıcaklık -45oC'a kadar düşebilir. Bu sebeple vaşaklarınısı kaybını azaltan daha kısa kuyrukları ve ayaklarında bulunan ve yastık görevi gören yapıların üzerini kaplayan yoğun tüyleri vardır. Ayrıca vaşakların uzun bacakları derin kar içerisinde rahat hareket etmelerine olanak sağlar, Bobcat'lerinse daha kısa olan bacakları, dik kayalık dağ eteklerinde ve dağlık alanlardaki sık çalılıklarda kolaylıkla tırmanmalarına daha uygundur. Bu, Allah'ın eşsiz yaratmasındaki çeşitlilikten sadece bir örnektir.

Christopher O'Toole & John Stidworthy, Mammals,The Hunters, s.18-21

20 Aralık 2009 Pazar

13 Aralık 2009 Pazar

MAYMUNLAR

ŞÎMDİYE KADAR gözden geçirdiğimiz hayvan gruplarının bir özelliği çeşitlerinin çokluğu idi. Hemen her hayvan türünün devleri ve cüceleri, alelade tipleri ve görünüşü ile davranışlarındaki acayipliklerden ötürü ötekilerle akraba olduklarına inanmakta güçlük çektiğimiz çeşitleri vardır. Boyu 12 -13 santimi geçmeyen minik maki ve küçük marmoset ile 300 kilo ağırlığındaki goril gibi farklı üyeleri olan maymun gruplarında da aynı duruma raslıyoruz.
Eski zooloji kitapları genellikle maymungillerle başlamaktaydı. İnsanoğlu da aslında bu gruptan olduğu için maymungiller, hayvanlar arasında birinci ve en ileri olmak vasfına lâyık görülmüştü. Hakikatte ise maymunlar ancak bir bakımdan diğer hayvanlardan ileridirler. Beyinlerinin bazı kısımları ve özellikle insanlarda yargılama gücünü kontrol eden kısım olan asıl beyin, onlarda epeyce gelişmiştir. Yoksa birçok hayvanlar görme, işitme, koku alma, kuvvet ve beden gelişmesi bakımlarından onlardan daha ileridir.
Bu grupun üyeleri arasında zihin yapıları bakımından da çok fark vardır. Meselâ, makilerde, ortalama memelilerden daha ileri bir zekâ göze çarpmaz. Buna karşılık gerçek maymunlar, meselâ, tepelerinde asılı bir yiyeceğe uzanabilmek için ellerinin altındaki cisimleri üst üste yığmakla bir cins yargılama güçleri olduğunu ispat etmişlerdir. Orangutan'm beyni insanınkine benzer, fakat büyüklük ve ağırlık bakımından şüphesiz onun seviyesine erişemez. Küçük maymunların beyin ağırlıkları ise vücutlarına kıyasla diğer memelilerin çoğundan fazladır.

20 Kasım 2009 Cuma

Himalayan


Temel Özellikleri
Kendinden emin ve sakin bir hali vardır. Bir kişiye bağlanır ama diğer aile bireylerini de kabul eder. Genelde sessiz, kararlı, saygılı ve şefkatli olan Himalayan nadiren aşırı oyunculuk belirtileri gösterir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kafatasının genişliği ve yoğun kütlesiyle kafanın biçimi, yuvarlak ve güçlüdür.

Ağız kısmı yayvan, yanaklar dolu, burun kısa ve keskin bitişlidir. Yuvarlak uçlu kulaklar kısa ve birbirlerinden oldukça ayrıdır. Patlak olmayan gözler yuvarlak, iri ve ayrıktır. Kalın yapılı kısa bacakların taşıdığı tıknaz bir gövdesi vardır. Etli omuzları hafifçe kamburumsu durur. Patiler iri, yuvarlak ve sıkıdır.

Kuyruğu kısa olmasına karşın beden büyüklüğüyle uyumludur. Kuyruğunu sırtından aşağı düz, kıvırmaksızın tutar. Uzun, akıcı ve kabarık duran tüyleri boyun kısmında yele gibidir ve kıvrılarak ön bacaklarının arasına iner. Kuyruk dolgun bir fırça gibidir, uzun pati altı ve kulak içi tüyleri vardır. Tüy yapısı ince ve parlaktır.

Tüy Bakımı
Tüyleri yoğun olduğundan kıtıklaşmasını engellemek için günlük bakıma ihtiyacı vardır. Eğer uygun ısı ortamındaysa rahatça yıkanabilir.

Kökeni
Aslında Himalaya'nın doruklarına tırmanamayacak kadar narin olan bu kedilerin ismi renk benzerliğinden ötürü "Himalaya Tavşanı"ndan gelmektedir.

Uzun tüylü İran kedisi ile Siyam kedisinin hybrid karışımından meydana gelen bu kediye bazı Amerikan ve İngiliz kayıtlarında renkli lekeli uzun tüylü veya kısaca İran kedisi de denir. 1920'lerden beri Himalayan kedileri düzgün bir şekilde yetiştirilmelerine rağmen, bugün bütün iyi cins İran kedilerini himalayanlar ile çiftleştirilerek ırk kalitesi arttırılmaktadır. İngilizler üstünleştirilmiş ırkı 1955'de, Amerikalılar ise 1957'de tanıyıp kabul ettiler.

İngiliz Himalayan severler kedileri Amerika'ya ihraç ederek aynı ırk tipinin gelişmesine yardım ettiler.

Egyptian Maular


Temel Özellikleri
Mısır Maular, kedi ırkları arasında en sosyal olanlarıdır. Atletik vücut yapılarıyla; evden çok, doğa yaşamına yatkın olan bu kediler, bahçede kuşların sesini dinlemekden ve otların üzerinde yuvarlanmakdan çok hoşlanırlar. Ancak uyumlu yapıları nedeniyle apartman yaşamına da kolayca adapte olurlar.

Canlı, neşeli ve oyuncu bir yapıya sahip olan olan Egyptian Maular, sahiplerine bağlı ve sevecen kedilerdir. Karakterlerini birebir yansıtan yumuşak ve memnun edici bir ses tonuna sahiplerdir.

Genelde konserve tarzı yiyeceklerden hoşlanır. Ancak evde pişen yemekleri tatmaktan kendilerini alamazlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırk; Abyssinianlar gibi orta boyutlarda vücut hatlarına ve gelişmiş bir kas yapısına sahiptir. Genellikle 2.5-5 kg. arasında değişen kiloları ve benekli vücutları vardır.

Vücutlarında boyundan aşağı doğru azalan çizgileri ve uzun kuyrukları vardır. Geniş, dik ve pembe kulakları, içe doğru kemikli ve dolgun olmayan yanakları, küçük ağızı ve ayaklarıyla oldukça sevimli bir yapıları vardır. Geniş, bademi andıran gözleri yavru kedilerde; açık ve yeşil, 18 ayın üstündeki yetişkin kedilerde ise amber rengindedir.

Tüy Bakımı
Tüyleri, diğer kısa tüylü kedilerden daha fazla bakıma ihtiyaç duyar, fakat bu bakım çok değildir. Ellerinizle yapacağınız hafif dokunuşlar onun çok hoşuna gidecektir.

Kökeni
Cairo'ya getirilme esnasında keşfedilmiştir. Kökeninin Kuzey Amerika ve Avrupa olduğu belirtilmektedir. Ancak yapılan bazı araştırma sonuçları, kökeninin Mısır olabileceği yönünde bilgi vermektedir.

Devon Rex


Temel Özellikleri
Diğer Rex ırkları gibi canlı, sevecen ve hareketli kedilerdir. Diğer kedi ve köpeklerle oynamaktan çok hoşlanan bu kediler yalnız kaldıkları zaman durgunlaşabilirler.

Doğumlarından 6 ay sonra erginliğe ulaşan Devon Rexler, diğer kedilere oranla sahiplerine daha fazla sadık oldukları için apartman yaşamına kolayca uyum sağlarlar. Ev yaşamında balık ve biftekle beslenmeyi tercih eden bu ırk, ev yaşamı dışında da kolay kolay aç kalmaz.

Hareketli ve atik yapılarıyla fareleri bir hamlede yakalamayı başarabilen Devon Rexlerin, sonbahardaki menüleri ise güvercinlerdir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Orta boyutlarda vücut yapısına sahip olan Devon Rex'ler, 2.5 ile 4 kilo arasında de---gıs---en ağırlıktadırlar. Kafalarına göre oldukça büyük olan üçgen şeklinde kulakları, geniş oval şekli andıran parlak gözleri ve dolgun bir çene yapısı vardır. Diğer Rexler gibi kıvırcık tüylere sahip olan Devonların kulaklarında da kıvırcık tüyler bulunur. Yüzündeki tüyler, vücudundaki tüylere oranla daha sert ve sıkıdır. Devon Rexlerin, derisi sarkık ve buruşuk yapıda olan uzun bir boyunları vardır.

Tüy Bakımı
Kulaklarının oldukça büyük ve dışa dönük yapıda olması kulak enfeksiyonu riskini arttıracağı için, düzenli olarak kontrole götürülmelidir.

Seyrek ve kısa tüy yapısına sahip olduğundan so---güg---a karşı dayanıksızdır. Bu nedenle soğuk havalarda dışarıya fazla çıkarılmamalıdır.

Kökeni
1960 yıllarında kedi kaşiflerinin Rex ırkı üzerinde yaptıkları araştırmalar sonunda orta çıkmıştır.
Araştırmalar sırasında bazı Rexlerin tüylerinin daha sert olduğu, vücutlarının küçük ve kafa yapılarının farklı olduğu tesbit edimiştir. Böylece bu farklılıklara sahip kedilere Devon Rex ismi verilmiştir. 1993 yılında ise devon Rex ırkının varlığı kabul edilmiştir.

Cymric


Temel Özellikleri
Genelde aktif ve sevecen olan bu ırk karakter bakımından Manx 'a benzetilir. Karakter yapısı diğer kedilere oranla daha gelişmiştir. Bu özellik diğer ırklara oranla insanlar tarafından daha çok sevilmelerini sağlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Yayvan, üçgeni andıran yuvarlak kafa yapısına sahip bu ırkın kulakları küçük, püsküllü ve içe doğru kıvrıktır.

Ağız ve burunları ise küçük olmasına rağmen oldukça gelişmiştir. Genellikle orta boydan biraz daha küçük yapıda görülen bu ırkın erkek kedileri daha gelişmiş bir vücut ve çene yapısına sahiptir. Irkın tüm kedilerinin bacak yapıları kısa olmasına rağmen oldukça dolgun ve kaslıdır.

Kemikli omuzlara ve geniş göğüslere sahip Cymriclerin oldukça uzun ve tüylü kuyrukları vardır. Tüyleri, boyun kısmında oldukça yoğunlaşır ve adeta yele görünümü alır. Tüylerindeki yoğunluk bacaklarda ve baş kısmında ise daha kısa ve seyrek bir hal alır. Bu kedilerin patileri oval ve kıvrık biçimli olup, tüyleri kulaklarındaki gibi püsküllüdür.

Tüy Bakımı
Yoğun tüylere sahip oldukları için daha fazla bakıma ihtiyaç duyarlar. Tüylerin birbirine karışmasını önlemek için sık sık taranmalıdır.

Kökeni
Bu ırkın kedileri, Manx ırkı kedilere benzerlikleri ile tanınırlar. Ancak Manx'lardan ayıran en belirgin özellikleri uzun tüylere sahip olmalarıdır. Bu ırk ilk olarak seçkin ırkların görüldüğü Kanada'da ortaya çıkmıştır.

Tüm kedi ırkı kayıtlarına seçkin ve iyi bir ırk olarak geçen bu kedilere isimleri, Manx ırkı kedilerin ataları olarak kabul edilen Celtic hikayelerinden esinlenerek verilmiştir.

Cornish Rex


Temel Özellikleri
Akrobatik ve bir o kadarda ilginç hareketleri, bu ırkın oyuncu ve tezcanlı karakterini hemen ortaya koyar.

Yalnızlıktan hoşlanmayan Cornish Rexler, diğer kedi ve köpeklerle oynamayı çok severler. Kolayca dostluk kurabilen bu kediler aynı zamanda evde vakit geçirmeye bayılırlar. Sahiplerine karşı oldukça ilgili olan ırk, pratik, akılcı ve sportmen yapılarıyla sahiplerine bir çok konuda kolaylık sağlar.

Genellikle orta yaşlı ve soylu insanlar tarafından tercih edilen Rexler, yemek olarak pirzola ve kuzu etinden çok hoşlanırlar. Ancak bu gıdalarla tek yönlü beslendikleri zaman hantallık ve uyuşukluk belirtileri gösterirler.

Bu ırk, kıvırcık tüyleri dışında Devon Rex kedi ırkı ile çok fazla benzerlik gösterir. Almanya'da yaşayan Cornish Rexler'de ise bu benzerlik çok daha fazla görülür.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırkın kedileri genellikle orta büyüklükte vücut yapısına ve 2.5 - 4.5 kg arasında de---gıs---en ağırlığa sahiptir.

Yumurtayı andıran kafası ve dörtgen şeklindeki burun yapısıyla dikkat çeken Cornish Rexler; orta büyüklükte oval şekilli parlak gözlere, kıvırcık kaşlara ve kısa bıyıklara sahiptir. Başının üstünde üçgen şeklinde büyük ve dik kulakları olan bu kedilerin kulak içlerinde de tüyler bulunur. Uzun kıvırcık kuyruğundaki tüylerinin ve parlak gözlerinin rengi, vücudundaki tüylerle büyük bir uyum içerisindedir. Bu uyum, ırkın kedilerine çok hoş bir görüntü sağlar.

Tüy Bakımı
Vücutlarında daha sıkı ve sert ve bir o kadar da kıvırcık tüylere sahip olan bu kedilerin tüyleri, muntazam ve düzenli periyodlarla kesilmelidir. Ayrıca fırçalamalarında özenle deriye zarar vermeden yapılması gerekir.

Kökeni
Kedi ırkları içerisinde en seyrek tüylere sahip olan Rexler 1950 yılında İngiltere'de karnavallar sırasında ortaya çıkmıştır. Kıvırcık tüyleriyle farklı bir yapıya sahip olan bu ırkın kedileri Almanya, Oregon ve İngiltere'de farklılık gösterir. Almanya'da tavşana benzer yönde mutasyona uğrayan Rexlerin, tüy yapısı daha sıkı ve serttir.

Colorpoint Shorthair


Temel Özellikleri
Meraklı ve hareketli kişiliğiyle kendisini ve sahibini eğlendirmekten büyük zevk alır. Zeki ırklardandır. Akılcı ve mantıklıdırlar. Sahiplerine karşı sadık ve ev ortamıyla uyumlu olsalarda tam olarak diğer kedi ve köpeklerle olmaktan hoşlanmazlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Siyam kedilerinin diğer ırklarla çiftleşmesi sonunda ortaya çıkan tüm melez ırklarda olduğu gibi orantılı ve uzun bir kafa yapısına sahiplerdir. Ağız yapısı uzun ve öne doğru çıkık, burnu ise oldukça büyüktür. Kulaklarının üst kısımları yuvarlak ve dikkat çekici genişliktedir.

Gözleri iri badem şeklindedir. Orta boyutlarda vücuda ve gelişmiş kas ve kemik yapısına sahip olan bu ırkın kedileri, ince ve zayıf bacak yapısına ve oval, geniş patilere sahiptir.

Uzun, ince ve üst kısmı nokta şeklinde kuyruğu olan bu kedilerin, kısa, yumuşak ve sağlıklı tüyleri vardır. Tüylerinin üzerini uzun çizgiler sarmıştır.

Tüy Bakımı
Yumuşak ve sağlıklı tüylerin bakımı kolaydır. Ancak fırçalarken hassas kulaklarına dikkat edilmelidir.

Kökeni
Amerika'da, siyam ırkına benzer özellikler gösteren birçok noktalı ırk bulunmaktadır. Bu nedenle Colorpoint Shorthair'ların da diğerleri gibi mavi, lila ve çikolata renklerinde olması bazı anlaşmazlıklara neden olmuştur. Bu ve diğer noktalı tüy yapısına sahip kediler, birbirlerine benzer özellikler taşıması nedeniyle İngiltere'de hala Siyam ırkı olarak kabul edilirler.

Chinchilla


Temel Özellikleri
Chinchilla'lar genellikle sakin ve uysal kedilerdir. Yumuşak, melodik bir sesi vardır. Sevgisini belli eden, ilgi görmekten hoşlanan Chinchilla sahibine sadakatle bağlanabilir. Chinchilla'lar her ne kadar hassas ve kırılgan bir görünüme sahip olsalar da oldukça sağlıklı ve dayanıklıdır.

Fırsat tanındığı zaman diğer kediler gibi ağaca tırmanmak, fare yakalamak gibi aktivitelerden mutluluk duyarlar. Genellikle dışarı çıkmak yerine evde yaşamayı tercih etmeleri nedeniyle her türlü ev ve apartman dairesinde kolayca beslenebilir.

Chinchillalar genellikle bakımlarına ayıracak yeterince zamanı olup sevecen bir ilişki arzu eden orta yaşlı insanlar tarafından tercih edilmektedir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Persian ırkı içerisinde ayrı bir sınıf olarak değerlendirilen Chinchilla'lar Persian ırkının temel özelliklerini taşır.

Ancak dünya çapında kabul görmüş kedi cemiyetleri tarafından henüz resmi onay almaması nedeniyle yapısal özellikleri yetiştiricilere göre de---gıs---mektedir. Vücut yapısı Persiana göre daha ufak, daha az tıknaz bir görünüme sahiptir. Bazı yetiştiriciler geleneksel Persian yapısındaki yüz şeklini esas kabul ederken, bir kısmı Chinchilla'nın burun kemiğinin daha uzun ve yüzünün daha çıkıntılı olması gerektiğini savunmaktadır.

Bu fikrin savunucusu olan yetiştiriciler tarafından üretilen Chinchilla'lar artık Persianın klasikleşmiş üzgün yüz ifadesi yerine daha güleç ve sağlıklı yüz hatlarına sahiptir. Gözleri zümrüt yeşili veya mavi-yeşil renkte ve koyu siyah sürmeli, burun ise ortası siyah çizgili, kırmızı renklidir. Aynı zamanda taban yastıkları olarak adlandırılan pati altları da siyahtır.

Tüy Bakımı
Chinchillalar günlük olarak en az 15 dk fırçalanmalıdır. Aksi takdirde tüyleri kolarca düğümlenir.

Fırçalama esnasında düğümlenmeye daha yatkın olan kol altı, göbek bölgesi ve kuyruk altlarına ekstra özen göstermek gerekir. Fırçalama işlemi bir kaç gün gibi kısa bir süre için bile ihmal edilirse tüyler kedinin fırçalanmaya sabır göstermeyeceği kadar karışabilir. Tarakla açılması mümkün olmayan durumlarda kürk tamamen traş edilmelidir.

Bu işlem için kedinin genel anesteziye alınması gerekebilir. özellikle kışlık tüylerini de---gıs---tirdikleri bahar aylarında oldukça fazla tüy dökerler. Fazla titiz veya allerji problemi olan insanlar için bu durum sorun yaratabilir.

Her ne kadar günlük fırçalama işlemi dökülecek tüylerin bir kısmını toplasa da giysiler ve mobilyalar üzerinde daima tüy olacağı gerçeği kabul edilmelidir.

Kökeni
Chinchilla kedisinin ismi kürkünün benzerliği nedeniyle Güney Amerika kökenli bir kemirgen olan Chinchilla'dan gelir.

Bilinen en eski Chinchilla kedisi olan Silver Lambkin 1888'de Londra'da Cyristal Palace kedi showunda büyük ödüllerin çoğunu kazanarak dikkat çekmiş ve bu çarpıcı ırkın oluşumunda dayanak teşkil etmiştir. Bazılarına göre Persian ırkı içinde bir renk varyantı olarak değerlendirilir. Ancak aralarında vücut yapısı ve yüz şekli bakımından önemli farklar olduğunu kabul etmek gerekir.

Chinchilla, İngiliz kökenli Sterling kedisiyle de karıştırılmaktadır. Aradaki benzerliğin sebebi Sterling'in oluşumunda Chinchilla kedisinin kullanılmasındandır.

Sterling kedileri TICA (The International Cat Association) ve ICE (Uluslararası Kedi Sergileri Birliği) tarafından ayrı bir ırk kategorisi olarak kabul edilmektedir.

Chartreux


Temel Özellikleri
Yumuşak ses tonu ve yumuşak patiler Chartreux ırkını en iyi tanımlayan kelimelerdir. Oyuncu ve kendinden emin tavırlarının yanında ani pençeler atabilir.

çok cana yakındır. Bahçede koşarak oynamayı seven çocuklar için iyi bir arkadaştır. Et, bu ırk için diğer besinlerden daha yararlıdır. Düzenli olarak et verilmesi Chartreux'ın çene gelişimine yardımcı olacaktır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Boyunla birleşmiş büyük, yuvarlak bir kafa yapısı vardır. Geniş ve yumuşak yüz hatlarına, güçlü ve dolgun bir çeneye sahiptir.

Kulakları yüzüne oranla büyük ve her zaman dik yapıdadır. Ağzı oldukça küçük ve dar olan Chartreux, kenarlarında siyah mat çizgileri hemen dikkat çeken yuvarlak, anlamlı ve bir o kadarda sevimli bakan gözlere sahiptir.

Geniş omuzları, derin göğsü ile atletik, dirençli bir fiziği vardır. Kemik ve kas yapısı orantılı olarak gelişmiş olan Chartreuxlar'ın erkek cinsleri dişilerine oranla daha iri görünüşlüdür.

Orta uzunluktaki bacakları ve bunlarla orantılı hafif dışa eğik patilere sahip bu ırkın tüyleri ise kısadır. Bacaklarında daha uzun tüylere sahip olan ırkın; yaşlı kedilerinde özellikle diş bölgesinde yoğun tüyler görülür.

Tüy Bakımı
Bu ırk, tüylerinin temizliğinin belli aralıklarla yapılmasından hoşnut olur. Diğer ırklarda olduğu gibi sık sık tüy bakımı yapmak onları mutlu etmeyecektir.

Kökeni
Yapılan araştırmalar bu ırkın, Fransız deniz yolcularının buluşu olduğu ve ilk defa Paris'teki Charthusian gezisi sırasında ortaya çıktığını göstermektedir. Chartreux ırkı ilk defa 1970' de Amerika'ya getirilmiş ancak Fransız kurallarıyla yetiştirilmiştir.

Californian Spangled


Temel Özellikleri
Oldukça anlayışlı ve duyarlı olan California Spangledler diğer kedilerden daha ileri bir zekaya sahiptir. Oyuncu ve atletik bir yapıdadırlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Heykel misali büyüleyici görüntüsü ve güçlü keskin bakışlarıyla kaplanları andırırlar. Asi bakışları, gelişmiş güçlü ağız yapısı ve dolgun çene kemikleri ile biraz ürkütücü ve soğuk kedilerdir. Birbirine eşit orta boy kulaklarının üst kısımları dik ve yuvarlak yapıdadır.

Badem biçimli gözleri oldukça iri ve açık renktedir. Yüzün ön kısmı kubbe şeklindedir. Uzun, ince bir görünüm ve medium boyutlarla avcı bir görünüme sahip olan bu ırkın kedileri, iyi gelişmiş kaslı bacaklara sahiptir. Ancak ön bacakları kaslı ve atik hareketleri nedeniyle, arka bacaklarına göre daha kaslı ve gelişmiştir.

Kuyruğu, kalın ve dolgun olmakla birlikte oldukça uzundur. Kısa kadife tüyleri karın kısmında ve kuyrukta biraz daha uzundur.

Tüy Bakımı
Kadife tüylerin sağlıklı bakımı için, düzenli aralıklarla ve nazik dokunuşlarla fırçalanmalıdır.

Kökeni
1970 yılında kürkleri nedeniyle avlanan benekli vahşi kedilerin nesillerini korumak amacıyla başlatılan Mavi Proje kapsamında ortaya çıkmıştır. Mısır kedileri ve tropikal Güney Afrika kedileri gibi tüylerinin güzelliği ile bilinen altı farklı ırkın çifleşmesiyle ortaya çıkan melez ırkın kedileri bu nedenle parlak ve avcılar tarafından çok kıymetli görülen tüylere sahiptir.

Burmilla (Silver Burmese)


Temel Özellikleri
Burmilla, Burmese'nin enerjisi ile Persianın uysallığının birleşimidir. Oldukça konuşkan olan Burmilla bir o kadar da hassastır. Mükemmel bir arkadaş olan bu ırk insanlara ilgilidir. özellikle sahibinin hislerine karşı oldukça duyarlıdır.

Ailenin bir parçası olmaktan hoşlanır. Burmese'den daha sessiz olmakla birlikte Chincilla'nın rahatlığı ile kıyaslandığında geride kalır. Enerjik bir ırktır. Diğer kedilerle çok iyi anlaşır. Ancak diger petlerle orta derecede anlaşabilen bu ırkın çocuklarla anlaşması biraz daha iyidir.

Zeki bir ırk olan Burmilla kapıları kolaylıkla açabilir. Meraklı ve oyuncu olan bu kediler sahibiyle oyun oynamayı sever.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kısa tüylü ve orta boyutlarda bir kedi olan Burmilla'nın dişileri, erkeklerden daha küçük yapılıdır. Orta boyutlarda ve yuvarlak olan kafa, buruna doğru uzayarak üçgen görüntüsü verir. Keskin hatlarda olmayan yüz geniş ve kısadır. çene, ağız ve burun kısa, geniş ve güçlüdür. Kulaklar dik, uçları hafif yuvarlaktır.

Gözler, hafif yana eğimli, yüze yerleşimi orantılıdır. İri boyutta olan gözlerde yeşilin tüm tonları kabul edilmekle birlikte parlak, canlı yeşil olanları tercih edilir. Ayrıca kırmızı, krem ve kaplumbağa desenli olanlarda kehribar rengi göz rengi olabilir. Gövde arkaya doğru düz olarak uzanır. Göğüs geniş ve yuvarlak hatlardadır. Bacaklar ince ve kemik yapısı güçlüdür.

Arka bacaklar, ön bacaklardan hafifçe uzundur. Patiler ise yuvarlak şekildedir. Kuyruk orta uzunlukta ve orta kalınlıktadır. Uca doğru hafifçe incelen kuruğun ucu sivri değil yuvarlak bir yapıdadır. Kısa olan tüyleri, düz ve parlaktır. Dokunulduğunda ipeksi bir his uyandırır. Gümüş renkte olanları tercih edilir.

Tüy Bakımı
Kısa olan tüylerin çok bakıma ihtiyacı yoktur. Az tüy döken Burmilla'nın ölü tüylerini toplamak için haftada 1-2 kez fırçalanmak yeterlidir.

Kökeni
Burmilla, Asya kökenli kedi grubunun bir üyesidir. 1981 yılında Britanya'da aynı evde yaşayan lila renkli dişi bir Burmese ve erkek Chinchilla Persian kedisinin çiftleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

Burmese'nin çiftleşme zamanı geldiğinde sahibi ona uygun bir eş gelene kadar odaya kilitlemişti. Fakat kapı temizlikçi tarafından yanlışlıkla açılınca hikaye başlamıştı.

Dokuz hafta sonra inanılmaz güzellikte parlak yeşil gözler, küçük pembe burun ve siyah bir ağızla birbirinden güzel yavrular meydana gelmişti. Bu yavruların iri, parlak ve şaşkın bakan gözleri insanlar tarafından kısa sürede ilgi odağı olmuş ve yetiştiriciler Burmese ve Chinchilla Persian kedilerini kullanarak bu yeni türü ---cög---altmışlardır.

Burmese


Çok değişik sesler çıkartabilen burmese yaptığı ses oyunlarıyla sahibini kendine hayran bırakır. Zekasıyla, merakıyla ve problem çözme yeteneğiyle bu mükemmel bir ırktır. Kişilikli, dayanıklı ve başını belaya sokmaktan çekinmeyen bir hayat arkadaşı arayanlara ideal bir kedidir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kafası hafifçe yuvaktır ve kulaklarının arasındaki mesafe belirgindir. Geniş elmacık kemikleri köşelere doğru kütleşir.

Kendinden emin bir şekilde ısırmasını sağlayan çenesi yuvarlakça ve sağlamdır. Orta boy kulakları huzursuzluğunu engellemek istermiş gibi hafifçe öne doğru eğiktir. Birbirinden ayrık duran yuvarlak gözleri burun uçlarında doğululara özgü çekik bir form alırken, alt çizgi yuvarlak kalır. Atlantik'in hangi tarafında yaşarsa yaşasın bedenleri orta büyüklüktedir.

Genelde Amerikan kedileri daha kompakt bir yapıya sahipken, İngiliz kedileri Siyam'lar kadar olmasa da daha uzun, yabancı görünümlü ve narin olurlar. Tüyleri parlak, ince, sık dokulu, yatık ve saten gibidir. Burmese'lerin tüy parlaklığı ırkın övülen özelliklerindendir.

Tüy Bakımı
Kısa tüylü olduğu için fırçalama ve tarama açısından fazla bir şeye ihtiyacı olmasa da nemli sentetik bir bezle veya bakım eldiveniyle yapılan sıkıca bir ovalama sonucu tüyleri temizliğini korur.

Kökeni
İlk 1936 da görülen, bugün tüm dünyanın tanıdığı Burmese yıllar boyunca yapılan titiz yavru seçimlerinin sonucunda ortaya çıkmıştır. "Mutasyon yetiştirmesi" olarak da adlandırılan bu kedilerin orjinal renklerinin siyah veya tekir olduğu tahmin edilmektedir.

Burmese kedilerinin ilk yetiştirilme çalışması Wong Mau adlı doğulu görünümlü bir dişi kediyle saf kan bir siyam kedisinin çiftleştirilmesiyle başlar. Doğan yavrular her iki ırkın karakteristiklerini göstermeyen zavallı bir karışım gibi gözükmelerine karşın, yavrulardan bir tanesini tekrar doğulu tipli bir kediyle çiftleştirince çok tercih edilen kahverengi renk ortaya çıkmıştır.

Dr. Joseph Thompson Asya'ya özgü bir çok ırkın içinden Burmese'leri ilk yetiştirenlerden birisi olarak tanınır.

British Shorthair


Temel Özellikleri
Uyumlu ve dayanıklı bir kedi olan British Shorthair tam anlamıyla bir şehir kedisidir. Bazen içine kapanık bazen de hareketli ve canlı tam bir mahalle kabadayısı gibi davranır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Dairevi ve güçlü kafa, yuvarlak kemik yapısıyla bütünleşir. Alnı yuvarlak gelip tepesi hafifçe düzleşir. Burun yayvan ve orta büyüklüktedir. çene ve burun kısmı bu ırka özgü bir şekilde sağlam ve iyi gelişmiştir. Bıyıklardan sonra belirgin bir boşluk vardır.

Orta boy kulakların uçları yuvarlak, taban kısımları ise geniştir. Birbirinden tamamen ayrık olan kulaklar başın biçimiyle uyumludur.

Gözler uyanık bakışlarıyla iri ve yuvarlaktır. Beden orta ile büyük olabilir, tıknazdır ve kedinin arka tarafı düz görünümdedir.

Göğsü geniş ve derindir. Bacaklar güçlü ve orta boydadır. Patileri de yuvarlak ve sıkıdır. Orta uzunlukta olan kuyruk dibine doğru genişleyerek ve uca doğru hafifçe incelerek bedenle uyum sağlar. Tüyleri kısa, dayanıklı ve tek kattır. Kesinlikle kıtıklanmaz.

Tüy Bakımı
Kendisini temizler, bakımını yapar ve kendi kararlarını alarak kendi ayaklarının üzerinde durur. Ya bebekliğinden itibaren muntazam bakıma alıştırırsınız, ya da pes edebilirsiniz.

Kökeni
British Shorthair 19. yüzyılın sonlarına doğru Harrison Weir adında bir kedi sever tarafından kedi gösterisinde sergilenerek tüm dünyaya tanıtılmıştır. Uzun bir süre boyunca da kedi şov dünyasının en popüler kedisi olan British Shorthair'in yıldızı uzun tüylü İran kedisiyle birlikte 2. Dünya Savaşı sıralarında sönmüştür.

İngiltere'de bugün bu kediler Amerika'daki kardeşlerinin aksine renklerine göre ayrılırlar ve her renk ayrı bir ırk olarak kabul edilir.

Brazilian Shorthair


Temel Özellikleri
Aktif, oyuncu ve sahibine çok bağlı olan bu kediler sahibini kendi seçer. Zekidir ve kolay öğrenir. Her çevreye uyum sağlayabilen sağlıklı, güçlü bir ırktır. Avcılık güdüleri oldukça güçlüdür. İlgi görmekten hoşlanır.

Görünüş ve Yapısı
Brazilian Shorthair orta boyutlarda, güçlü bir kedi ırkıdır. Ne Persian gibi basık ve yuvarlak, ne de oriental ırklar gibi ince ve narin yapılı değildir. Kürkü kısa tüylüdür ve tercihen göz rengi ile kürk rengi arasında güzel bir uyum vardır.

Göğsü derin ve yuvarlak, kuyruk orta boyda ve giderek incelen bir yapıda, bacakları vücuduyla orantılıdır. Başı orta büyüklükte, uzunluğu genişliğinden biraz daha fazladır. Yine orta büyüklükte olan kulaklarının uçları yuvarlaktır.

Gözler badem şeklinde ve iridir. Göz rengi, gümüş kürk rengi olanlarda yeşil veya sarı, beyaz kürklülerde mavi, diğer renklerde kürke sahip lanlarda sarıdan bakıra kadar de---gıs---en tonlardadır.

Tüy Bakımı
Kısa tüylü kürkü fazladan bakım gerektirmez.

Kökeni
Brazilya'nın sokak kedisi olan Brazilian Shorthair, İngiltere ve Amerika'da yerli ırkların resmi ırk kategorisine kabul edilmesinin ardından yapılan çalışmalar sonucu 1985'ten sonra Brezilya'da ayrı bir ırk olarak kabul edilmiş, daha sonra 1994'te uluslararası kedi cemiyetleri tarafından British Shorthair ile aynı kökene sahip olduğu ve kökenin Keltlerden geldiği için Keltic olarak kaydedilmiş, daha sonra Keltic ırkı kedilere göre daha ufak ve ince yapılı olduğu için Brazilian Shorthair ismiyle kabul edilmiştir. Brazilya'nın uluslararası cemiyetler tarafından resmi olarak kabul edilen ilk kedi ırkıdır

Bombay


Temel Özellikleri
Sessiz ve içine kapanık görüntüsüne rağmen, ev ortamıyla gerçekten ilgilidir. Pek belli etmesede kendi içinde sevgi doludur.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırkın kedileri yassı bir kafatasına ve bu kafatasına uygun yuvarlak göz ve ağza sahiptir. Mat siyah renkleri nedeniyle yüzlerindeki küçük ama keskin hatlı burunları çok dikkat çekmez.

Orta ölçülerdeki vücut yapıları nedeniyle oldukça gelişmiş kasları pek farkedilmez, dişilerine göre daha güçlü olan erkek kediler bile yapılı görünmez. Yuvarlak patileri, bacakları, düz kuyruğu ve sateni andıran kısa parlak tüyleriyle Bombaylar kusursuz bir vücuda sahiptir.

Tüy Bakımı
Mümkün olursa haftada bir yıkanmalı ve fırçalanmalıdır.

Kökeni
Bombaylar; İlk olarak 1970'lerde ortaya çıkmış Burmese ve American Shorthair'in karışımından oluşmuş melez bir ırktır.

1976 yılında ırk olarak kabul edilerek kayıtlara geçen Bombaylar; parlak kışkırtıcı tüyleri nedeniyle Melanistik Afrika leoparına benzetilmiş ve bu isimle anılmıştır.

Parlak ve çekici gözleriyle diğer ırklardan oldukça farklı olan Bombaylar, ırkın güvenliği ve başarılarıyla diğer ırklar arasında çabuk yer edinmiş ve hemen kedi severlerin beğenisini kazanmayı başarmıştır.

Birman


Temel Özellikleri
Edepli ve duygusal, enerji dolu ve oyuncudur. Birman kedisinin gözleri ve hayranlık uyandıran yüz ifadesi ister evcil olsun, ister vahşi onu diğer kedilerden ayırır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Geniş, yuvarlak ve güçlü bir kafası, dolgun yanakları, yuvarlak bir burnu, sağlam ve iyi gelişmiş bir çenesi vardır. Yuvarlak uçlu kulakları orta uzunlukta, aşağı doğru genişleyerek ve birbirinden iyice ayrık olarak başına oturur.

Gözleri yuvarlak ve dış kenarları hafifçe yukarı kalkıktır. Bedeni uzun ve iyi gelişmiştir. Bacakları orta uzunlukta ve kalındır. Patileri geniş, yuvarlak ve sağlamdır. Kuyruğu bedeniyle orantılı ve orta uzunluktadır.

Tüyleri uzunca ve ipeksi bir dokudadır. Boynununu süsleyen yaka gibi uzun tüyleri vardır. Karın bölgesinde tüyleri hafifçe dalgalıdır.

Tüy Bakımı
Birman'ın uzun tüylerini hep iyi durumda tutabilmek için muntazam bakım yapılması gerekir.

Kökeni
Bugünkü Birman kedisinin ataları Burma'da ki eski Budist tapınaklara dayanır. Hindi-çin'in rahipleri ve zengin pirinç yetiştiricileri ölüm Tanrıçası ile konuşabildiğine inandıkları bu kedileri kutsallaştırmışlardı.

Rahiplerle beraber Tibet'e bile giden kediler, Burma'lı bürokratların hediyesi olarak İngiliz ve Fransız subaylarla da Avrupaya gelmişlerdir.

Fransa'da Burma'nın kutsal kedileri olarak adlandırılan bu ırk kısa tüylü Burmese ile karıştırılmamalıdır. Aslında Burmese kedisinin Burma ile hiç bir ilgisi olmadığından Burmese denilmesi de yanlıştır.

Bengal


Temel Özellikleri
Uslu ve kararlı bir kedidir. Yürüyüşü, atılan objeleri sahibine geri getirmesi ve suyla oynaması tamamen Bengal'e özgüdür. Kedisel özelliği olan bağımsızlığına karşın aynı zamanda şefkatli ve dışa dönük de olabilir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Yuvarlak hatlarıyla yayvan ve hafif üçgenimsi bir kafası vardır. Kafası vücuduna oranla biraz uzun ve küçük görünür.

Elmacık kemikleri yüksektir ve belirgin bıyıklarının üstünde geniş bir burnu vardır. İri badem biçimli gözleri birbirinden ayrıktır. Kulakları ufak, kısa olup uçları yuvarlaktır ve genişleyerek kafaya oturur. Bedeni uzun ve sağlam olup gelişmiş kasları en dikkat çekici noktasıdır.

Kalın kemikli ve iri bir kedi olmasına karşın evcillerin arasında ondan büyükleri de vardır. Bacakları orta uzunlukta, kaslı ve asla ince değildir. Arka bacakları öndekilere oranla daha uzundur. Patileri yuvarlak ve iridir. Kuyruğu kalın, orta genişlikte ve orta uzunlukta olup, yuvarlak biten ucuna doğru hafifçe incelir.

Tüyleri kısa ile orta uzunluktadır. Yavruların tüyleri genellikle daha uzundur. Tüy yapısı kalın, zengin ve yumuşaktır. Dokunulduğunda çok hoş bir duygu verir

Tüy Bakımı
Orta uzunlukta olan yumuşak tüyleri her gün bakım ister. En iyi bakım nazik fırça darbeleriyle ve yumuşak bir fırça kullanılarak yapılır.

Kökeni
Asya leopar kedisinin kaybolmaya yüz tutmuş esprisini yeniden yakalayabilmek için Jean Sudgen Asya'nın vahşi ormanlarında bulduğu orjinalleri bir çift ev kedisi ile 1963 yılında çiftleştirmiştir. Yetiştirme programı yirmi yıla yakın sürmüştür. Dr. Willard Centerwall ile 70 li yıllarda kediler üzerine çalışan Mrs. Jean Sudgen Mill desen, renk ve karakteristik olarak Asya leopar kedisini yeniden yaratmıştır.

Balinese


Temel Özellikleri
Aktif, sevecen, spora yatkın ve aynı zamanda hassas kedilerdir. Bu nedenle yalnız bırakılmaktan hoşlanmazlar. Bahçe yaşamına meyilli olmalarına rağmen sokakta yaşayamazlar.

Açık teraslar, kuş banyoları vakit geçirmekten hoşlandıkları mekanlardır. Bu ırk, genelde sistemli, uyumlu ve düzenli insanlar tarafından tercih edilir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Her zaman vücuduyla orantılı orta uzunlukta bir kafa yapısına sahiptir. İlk bakışta kulaklarının dikliği ve genişliği ile göze çarparlar.

Küçük ve sevimli burnuna, geniş kulaklarına siyah çizgilerin hakim olduğu Baliniseler, bademi andıran ve burunlarına doğru hafif eğimli olan, gözleri sayesinde oldukça narin bir görüntü sergiler. Orta büyüklükteki vücudu ve gelişmiş kasları ile zarif bir profil çizen Balinese, vücudu ile orantılı ince ve uzun bacaklara, küçük ve oval patilere sahiptir.

Uzun, ince ve gösterişli tüylerin kapladığı kuyruğu ise esnek vücudunu tamamlayarak bu ırka farklı bir özellik kazandırmıştır. Irkın tüy yapısı; yele kısımları hariç uzun ve ipeksi bir görünüştedir.

Tüy Bakımı
Balineselerin tüylerinin biraz uzun bırakılması onları daha sevimli gösterir. Ayrıca tüylerinin düzenli olarak fırçalanması diğer kedi ırklarında olduğu gibi bu ırkın da çok hoşuna gidecektir.

Kökeni
Bu ırkın kökeni; Bali Denizi'nin güney kesiminde bulunan Asion şehridir. Irkın mesken tuttuğu bölge Bali Denizi'nin kuzeyine göre kültür ve nezaketten daha uzaktır. Bu nedenle ırkın karakterinde; uzun tüylü ırka mensup Siyam kedilerinin kibarlığı ve duygusallığı baskın değildir. Hatta bu ırkın davranışları eski yerli dansçıların figürlerine benzetilir.