27 Ekim 2009 Salı

HAYVANLAR ALEMİ BÜTÜN HAYVANLAR

PENGUEN

Küçük kayalık penguenleri, karaya çıkmayı cesurca ama zor olan bir yoldan seçerler. Büyük dalgalı ve kayalık deniz kenarlarından kıyıya çıkarlar. Yüksek uçurumlardaki sarp yokuşları tırmanırlar. Her bir dalga geri çekildiğinde bir düzine penguen de dalgalarla yıkanan kayalara kuvvetli gagaları ve uzun, sivri pençeleri ile tutunur, ardından dar, sağa-sola sallanan, sert kenarlı kanatları ile yukarı doğru çıkmaya çabalarlar. Birkaçı bir sonraki dalga gelip de kayaya çarparak çoğunu tekrar denize süpürmeden önce uçuruma tırmanabilir. Hiçbir insan bu hırçın denizde birkaç dakikadan fazla sağ kalamaz ya da bu dik yokuşu tırmanamaz. Ancak penguenler bunu düzenli olarak yapmaktadırlar.

International Wild Life, May-June, 1998, s.45-46



QUETZAL

Quetzallar Orta Amerika'nın yağmur ormanlarının en gösterişli kuşlarıdır. Bu kuşu bu kadar gösterişli kılan şüphesiz yaklaşık 1 m.'yi bulan parlak yeşil renkli kuyruğudur. Bu kuyruk özellikle erkeğin dişiyi etkilmesi için kullanılmaktadır. Bunlar yuvalarını yerden 1 m. ila 100 m. arasındaki yüksekliklerde ölü ağaçların herhangi bir yerine yapabilmektedirler. Yuva çok büyük olmadığından eğer aileye bir yavru katılmışsa yuvada sadece yavru kuş kalır ve ebeveyn kuşlar yuvanın dışından yavruyu beslerler.

National Geographic, June 1998, s.41


FİL

Bitkisel maddeler hayvanlar için sindirimi güç besinlerdir. Sadece midedeki sindirim özsularının varlığı bu besinlerin parçalanması yani sindirilmesi için yeterli değildir. Bu nedenle bitki yiyenlerin midelerinde besinleri parçalayacak bakteriler bulunur. Büyük miktarda dal ve odunsu maddeler yiyen fillerin de özel sindirim sorunları vardır. Fillerin öğütücü dişleri ağzın gerisindedir. Bu dişler besini büyük bir güçle ezerler ama bu, odunsu maddelerin sindirimi için yeterli değildir. Bir insanın yediği yemek, bedenindeki bütün işlemlerden yaklaşık 24 saatte geçer. Oysa filde bu işlem iki buçuk gün sürer ve bu zamanın çoğu, midedeki sindirim özsularının besini sindirmeye çalışmasıyla geçer.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.172


KARTAL

Kartalların hem yerden havalanıp uçabilecek kadar hafif olmaları, hem de avlarını yakaladıklarında rahatlıkla taşıyabilecek kadar güçlü olmaları gerekir. Bir kel kartalın 7000'den fazla tüyü vardır, fakat hepsini biraraya koyduğunuzda bütün tüylerinin ağırlığı yaklaşık 500 gram tutar. Ayrıca vücutlarının daha hafif olabilmesi için, kemiklerinin içi de boştur. Bu kemiklerin birçok yerinde havadan başka birşey yoktur. Bir kel kartalın tüm iskeletinin ağırlığı 272 gramdan sadece biraz fazladır.

ZooBooks, April 1993, Vol.10, N.7



GEKO

Geko, sıcak iklimli bölgelerde yaşayan bir tür kertenkeledir. En önemli özelliği dümdüz zeminlere bile rahatlıkla tırmanabilmesidir. Gekolar, ayak parmaklarının emme özelliği sayesinde cam üzerine bile kolayca tırmanabilir. Ayrıca her parmaklarında gizli bir tırnakları vardır. Üzeri pürüzlü yerlere geldiği zaman kedi gibi bu tırnaklarını çıkartır ve yürüyüşüne devam eder.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:254, Ocak 1989, s.41


HIRSIZ YENGEÇLER

Hırsız yengeçler kendilerine yiyecek bulmak için ağaçlara tırmanırlar. Öyle ki, palmiye ağacının gövdesinin 15 metre yüksekliğindeki tepelerine dahi hindistan cevizi alıp yemek için tırmanabilirler. Tepeye eriştiklerindeyse, iri kıskaçlarıyla hindistan cevizlerini keserler. Hırsız yengeçlerin kıskaçları o kadar kuvvetlidir ki, bir metal parçasını bile kolaylıkla bükebilirler.

ZooBooks, Animal Wonders, Ocak 1998, Vol.15, N.4


KUŞLAR

Kuşların kuyruklarının yan tarafında -özellikle de deniz kuşlarında- salgı salgılayan bir tür bez bulunur. Bu salgı, derilerinin üzerinde su geçirmez bir katman oluşturur. Kuşlardaki karakteristik kokunun sebebi de bu salgıdır.

The Guinnes Encylopedia of the Living World, s.136


DENİZ KIRLANGICI

Bir tür deniz kırlangıcının dişisi yuva yapmaz. Bunun yerine krem rengi, kahverengi benekli, hafif küre şeklindeki yumurtasını, parmak kalınlığından biraz daha kalın ve eğimli bir dal üzerine uygun bir şekilde yerleştirir. Dişi kuluçkadan büyük bir dikkatle kalkar ve yerine gelen erkek kuş yine büyük bir özen göstererek kuluçkaya yatar. Dalın üstünde duran yuva, yumurtadan çıkan yavru kuş için de çok risklidir. Fakat yavru kuş, tehlikeye karşı hazırlıklı olarak dünyaya gelir. Büyük, uzun parmaklı ayakları sayesinde doğduğu dala tutunarak kendini düşmekten koruyabilir. Kavrayışı o kadar güçlüdür ki, ani bir rüzgar yavruyu sendeletse bile dalda düşmeden aşağıya doğru asılı kalabilir ve kanatlarını hızlı hızlı çırparak kendini doğrultur.

International Wild Life, March-April, 1998, s.46


KİRAZ KUŞU

Yapılan yuvalar bazen sadece dişileri çekmek için kullanılır ve o zaman sadece bir iletişim aracını temsil eder. Mesela Kirazkuşunun erkeği yere iki paralel sıra oluşturacak şekilde dalları saplar, sonra da girişi ince çırpılarla örtüp parlak ve renkli şeylerle (çiçekler, tüyler, inciler, düğmeler...) süsler. Beşikkuşu ise yuvasının içini meyve tanelerini duvarlara sürterek boyar. Bu yuvalar sadece karşı cinsin ilgisini çekmek için kullanılır, hiçbir zaman yumurta barındırmaz.

Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.143


DEMİRCİ KURBAĞA

Amfibiyen ebeveynler arasında en iyi yuva kuruculardan biri de, küçük Güney Afrika demirci kurbağası'dır. Yuva, erkek tarafından göl kıyısında inşa edilir. Erkek kurbağa suyun içine doğru ilerler ve çamurda bir delik açana kadar daire şeklinde döner. Burnunu kürek gibi kullanarak çamuru çukurun kenarlarına iter. Sonra elleriyle yerin içine doğru, çamura hafifçe dokunur. Çalışması tamamlandığında bir su havuzu etrafında sağlam bir çamur duvarı inşa etmiş olur. Erkek demirci kurbağası bu havuzda oturur ve bir dişinin ilgisini çekene kadar buradan çiftleşme çağrısında bulunur. Dişiler bu yuvaya yumurtalarını yerleştirirler. Yumurtaları erkek döller ve her ikisi de yumurtalar çatlayana kadar onları gözlerler. Yumurtalardan çıkan iribaşlar duvarla çevrili, balıklardan ve gölün diğer bölümlerindeki böcek düşmanlardan korunmuş olan bu havuzlarda güvenlik içinde yüzerler.

Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.16


KUTUP AYISI

Kutup ayılarının derilerinin altındaki 10 cm'lik yağ tabakası ısı yalıtımı sağlar. Böylece buzlu sularda saatte 10-11 km. hızla, 2000 km. uzağa kadar yüzerek gidebilirler. Bununla birlikte beyaz kutup ayılarının koku alma duyuları öylesine keskindir ki 1.5 m. kalınlığındaki kar tabakasının altında saklanan bir fok balığının kokusunu bile rahatça algılıyabilirler.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:211, Haziran 1985, s.25


GÜVENLİ YUVALAR : Termitler, Cassin Dokumacı Kuşları, Rhytidoculus Structor

Hayvanların yaptıkları yuvalar aynı zamanda düşmanlara karşı da çok güvenli bir mekan oluştururlar. Bir termit yuvasının duvarlarının kalınlığı ve sağlamlığı bunun delilidir. Cassin dokumacı kuşlarının yuvalarının girişi, ağaç yılanlarından korunacak şekilde aşağı doğru sarkan uzun bir borunun ucundadır. Rhytidoculus structor türü örümceğin yuvası daha da ilginçtir. Bu örümceğin yeraltında yaptığı yuvasının girişi, menteşeli bir sistemle açılıp kapanabilen birçok bölmeye ayrılmış durumdadır. Eğer av peşinde bir yabanarısı yuvadan içeri dalarsa, örümcek onu ölünceye kadar söz konusu bölmelerden birinin içine hapsedebilir.

Thema Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.142



IGUANA

Deniz iguanaları, bedenlerini uygun bir sıcaklıkta tutmak zorundadırlar. Güneş ışınlarının yüzlerine ve doğrudan göğüslerine gelebileceği şekilde sürekli olarak güneşe dönük dururlar. Su geçirmez derilerinde ter bezleri bulunmadığı için terleyerek serinleyemezler. Bu yüzden bir gölgeye ya da kayaların çatlağına gizlenerek serinlerler. Ayrıca iguanalar soğuk suda uzun süre kalamazlar. Birkaç dakika içinde bedenlerindeki sıcaklık 10 santigrat dereceye kadar iner. Bu nedenle hemen karaya dönerek bedenlerini ısıtmak zorundadırlar.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.108



İPEK BÖCEĞİ

İpek böcekleri çiftleştikten sonra her biri iğne ucu büyüklüğünde olan 500 tane yumurta bırakırlar. Yumurtladıktan iki-üç gün sonra da ölürler. Yumurtadan çıkan tırtıllar dut yapraklarını yiyerek gece-gündüz demeden 20-30 gün kadar beslenirler. Bu süre içinde tırtılların tükettikleri yaprakların ağırlığı vücut ağırlıklarını kat kat aşar. Tırtıl dört kez deri değiştirdikten sonra olgunlaşır. Artık koza örmeye hazırdır. Kozasının içinde olgunluğa erişen güve, kahverengi bir enzim yayarak kozanın yumuşamasını sağlar. Koza iyice yumuşadıktan sonra en yumuşak yerinden kozayı iterek dışarı çıkar. Tırtıl artık bir ipek böceğidir. Bundan sonraki yaşamında havayla temas ettiğinde anında kuruyan ve bir ipe benzeyen ama aslında çok büyük bir protein molekülü olan ipeği üretecektir.

National Geographic, January 1984, s.24


KIYI KIRLANGICI

Bazı kuşlar da yuvalarını yerin altında gizlerler. Kıyı kırlangıçları nehir veya sahil şeridi boyunca, dik toprak setlerinin yanlarında uzun tüneller kazarlar. Bu tüneller yukarı doğru eğimlidir, bu sayede yağmur yüzünden yuvalarını selin basması engellenmiş olur. Her tünelin sonunda çim ve tüyle kaplanmış küçük bir odacık vardır. Kıyı kırlangıçları geniş koloniler halinde yuva kurarlar ve aynı kıyıya seneler sonra yeniden dönerler.

Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.13


KARINCA

Yön bulabilmek için pusulaya, bir de haritaya ihtiyaç vardır. Harita insana nerede olduğunu, pusulaysa nereye gideceğini gösterir. Tunus'un Akdeniz kıyısındaki Mahore's yakınlarında yaşayan siyah çöl karıncası, sabah güneşinin yükselmesiyle 70 dereceye kadar yükselen çöl kumunun sıcağında, yuvasından ısıya kendisi kadar dayanıklı olmayan başka böceklerin ölülerini aramak için çıkar. Bu uzun bacaklı çöl yaratığı istediğinde saniyede 1 m. yol katedebilir. Çöl karıncası yuvasından başlayarak 200 metre uzağa kadar varabilen bir alanda sık sık durarak ve olduğu yerde dönerek dolambaçlı bir yol izler. Ama bu zikzakların bütün karmaşıklığına rağmen, yiyeceğini bulduğunda, hemen yuvasına doğru düz bir çizgi izleyerek yola koyulur. Çöl gibi bir arazide yön belirlemeye yarayan işaretlerin azlığı düşünüldüğünde, karıncanın başardığı işin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Araştırmalar, karıncaların gökyüzünü bir pusula gibi kullandığını ve görme duyularının özellikle güneşin polarize ışığına duyarlı olduğunu göstermiştir.

Bilim ve Teknik Dergisi, Mayıs 1995, Sayı: 330, s.69



PABUÇ GAGALI LEYLEK

Pabuç gagalı leyleklerin tahta ayakkabıya benzeyen gagaları vardır. Tuhaf bir görünümü olan bu gagaların yapısı yiyecek yakalamak için çok uygundur. Leylekler gagalarını kullanarak buldukları kurbağaları kürekle çıkarır gibi yakalarlar.

ZooBooks, Ocak 1998, Vol.15, N.4


GEVİŞ GETİRENLER : Antilop, Geyik, Manda, Koyun, İnek

Bitkileri sindirmenin en karmaşık yollarından biri de antilop, geyik, manda, koyun ve inek gibi hayvanlar tarafından uygulanır. Geviş getiren bu canlılar, otlakta otu ön dişleriyle kesip ağızlarına alırlar ve çiğnemeden hızla yutarlar. Dört bölümden oluşan midelerindeki besinler midenin bir bölümü olan ve içinde bakteriler bulunan işkembeye gider. Orada birkaç saat kalıp çalkalanarak lapa şekline getirilir. Sonunda hayvan lapayı tekrar ağzına getirir ve arka dişleriyle iyice ezerek çiğner. Geviş getirme denilen bu olay, hayvan otlaktan ayrılıp güvenli bir yerde dinlenirken de olabilir. Böylece lapa ikinci kez çiğnenip midenin diğer bölümüne gider.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.172



YAYIN BALIĞI

Yayın balığı yumurtalarını genelde sığ sulardaki bitkilerin köklerine ve kamışlara yakın bir yerlere bırakır. Yumurtalar yapışkandır ve köklere yapışır. Dişi yayın balığı, yumurtalarını bıraktıktan sonra gider. Erkek balıksa orada kalıp bekçilik yapar. Küçük balıklar yumurtalara saldırdığında bazen erkek yayın balığı solungaçları sayesinde bir homurdanma sesi çıkararak onları kovalar. Yavrular tamamen büyüyene kadar 40-50 gün boyunca onları korumaya devam eder.

Guy Murchie, The Seven Mysteries of Life, s.12


DUVARCI EŞEK ARISI

Duvarcı eşek arıları yuvalarını kilden yaparlar. Çalışma biçimleri kağıttan yuvalar yapan eşek arılarına çok benzer. Yalnız yaşayan duvarcı eşek arısı, kilden minik çömlekler yaparak bunları dallara yapıştırır. Daha sonra minik kil kürelerini üstüste yapıştırarak, şişeyi andıran dar boyunlu içi boş bir çömlek yapar. Bu çömleğin içine de besin depoladıktan sonra yumurtlar. Gerektiğinde midesinde depo ettiği suyu kil üzerine püskürterek yuvasını nemlendirir. Yumurtalar eşek arılarının yumurtlarken salgıladıkları bir iplikle birbirine bağlıdırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder