20 Kasım 2009 Cuma

Himalayan


Temel Özellikleri
Kendinden emin ve sakin bir hali vardır. Bir kişiye bağlanır ama diğer aile bireylerini de kabul eder. Genelde sessiz, kararlı, saygılı ve şefkatli olan Himalayan nadiren aşırı oyunculuk belirtileri gösterir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kafatasının genişliği ve yoğun kütlesiyle kafanın biçimi, yuvarlak ve güçlüdür.

Ağız kısmı yayvan, yanaklar dolu, burun kısa ve keskin bitişlidir. Yuvarlak uçlu kulaklar kısa ve birbirlerinden oldukça ayrıdır. Patlak olmayan gözler yuvarlak, iri ve ayrıktır. Kalın yapılı kısa bacakların taşıdığı tıknaz bir gövdesi vardır. Etli omuzları hafifçe kamburumsu durur. Patiler iri, yuvarlak ve sıkıdır.

Kuyruğu kısa olmasına karşın beden büyüklüğüyle uyumludur. Kuyruğunu sırtından aşağı düz, kıvırmaksızın tutar. Uzun, akıcı ve kabarık duran tüyleri boyun kısmında yele gibidir ve kıvrılarak ön bacaklarının arasına iner. Kuyruk dolgun bir fırça gibidir, uzun pati altı ve kulak içi tüyleri vardır. Tüy yapısı ince ve parlaktır.

Tüy Bakımı
Tüyleri yoğun olduğundan kıtıklaşmasını engellemek için günlük bakıma ihtiyacı vardır. Eğer uygun ısı ortamındaysa rahatça yıkanabilir.

Kökeni
Aslında Himalaya'nın doruklarına tırmanamayacak kadar narin olan bu kedilerin ismi renk benzerliğinden ötürü "Himalaya Tavşanı"ndan gelmektedir.

Uzun tüylü İran kedisi ile Siyam kedisinin hybrid karışımından meydana gelen bu kediye bazı Amerikan ve İngiliz kayıtlarında renkli lekeli uzun tüylü veya kısaca İran kedisi de denir. 1920'lerden beri Himalayan kedileri düzgün bir şekilde yetiştirilmelerine rağmen, bugün bütün iyi cins İran kedilerini himalayanlar ile çiftleştirilerek ırk kalitesi arttırılmaktadır. İngilizler üstünleştirilmiş ırkı 1955'de, Amerikalılar ise 1957'de tanıyıp kabul ettiler.

İngiliz Himalayan severler kedileri Amerika'ya ihraç ederek aynı ırk tipinin gelişmesine yardım ettiler.

Egyptian Maular


Temel Özellikleri
Mısır Maular, kedi ırkları arasında en sosyal olanlarıdır. Atletik vücut yapılarıyla; evden çok, doğa yaşamına yatkın olan bu kediler, bahçede kuşların sesini dinlemekden ve otların üzerinde yuvarlanmakdan çok hoşlanırlar. Ancak uyumlu yapıları nedeniyle apartman yaşamına da kolayca adapte olurlar.

Canlı, neşeli ve oyuncu bir yapıya sahip olan olan Egyptian Maular, sahiplerine bağlı ve sevecen kedilerdir. Karakterlerini birebir yansıtan yumuşak ve memnun edici bir ses tonuna sahiplerdir.

Genelde konserve tarzı yiyeceklerden hoşlanır. Ancak evde pişen yemekleri tatmaktan kendilerini alamazlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırk; Abyssinianlar gibi orta boyutlarda vücut hatlarına ve gelişmiş bir kas yapısına sahiptir. Genellikle 2.5-5 kg. arasında değişen kiloları ve benekli vücutları vardır.

Vücutlarında boyundan aşağı doğru azalan çizgileri ve uzun kuyrukları vardır. Geniş, dik ve pembe kulakları, içe doğru kemikli ve dolgun olmayan yanakları, küçük ağızı ve ayaklarıyla oldukça sevimli bir yapıları vardır. Geniş, bademi andıran gözleri yavru kedilerde; açık ve yeşil, 18 ayın üstündeki yetişkin kedilerde ise amber rengindedir.

Tüy Bakımı
Tüyleri, diğer kısa tüylü kedilerden daha fazla bakıma ihtiyaç duyar, fakat bu bakım çok değildir. Ellerinizle yapacağınız hafif dokunuşlar onun çok hoşuna gidecektir.

Kökeni
Cairo'ya getirilme esnasında keşfedilmiştir. Kökeninin Kuzey Amerika ve Avrupa olduğu belirtilmektedir. Ancak yapılan bazı araştırma sonuçları, kökeninin Mısır olabileceği yönünde bilgi vermektedir.

Devon Rex


Temel Özellikleri
Diğer Rex ırkları gibi canlı, sevecen ve hareketli kedilerdir. Diğer kedi ve köpeklerle oynamaktan çok hoşlanan bu kediler yalnız kaldıkları zaman durgunlaşabilirler.

Doğumlarından 6 ay sonra erginliğe ulaşan Devon Rexler, diğer kedilere oranla sahiplerine daha fazla sadık oldukları için apartman yaşamına kolayca uyum sağlarlar. Ev yaşamında balık ve biftekle beslenmeyi tercih eden bu ırk, ev yaşamı dışında da kolay kolay aç kalmaz.

Hareketli ve atik yapılarıyla fareleri bir hamlede yakalamayı başarabilen Devon Rexlerin, sonbahardaki menüleri ise güvercinlerdir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Orta boyutlarda vücut yapısına sahip olan Devon Rex'ler, 2.5 ile 4 kilo arasında de---gıs---en ağırlıktadırlar. Kafalarına göre oldukça büyük olan üçgen şeklinde kulakları, geniş oval şekli andıran parlak gözleri ve dolgun bir çene yapısı vardır. Diğer Rexler gibi kıvırcık tüylere sahip olan Devonların kulaklarında da kıvırcık tüyler bulunur. Yüzündeki tüyler, vücudundaki tüylere oranla daha sert ve sıkıdır. Devon Rexlerin, derisi sarkık ve buruşuk yapıda olan uzun bir boyunları vardır.

Tüy Bakımı
Kulaklarının oldukça büyük ve dışa dönük yapıda olması kulak enfeksiyonu riskini arttıracağı için, düzenli olarak kontrole götürülmelidir.

Seyrek ve kısa tüy yapısına sahip olduğundan so---güg---a karşı dayanıksızdır. Bu nedenle soğuk havalarda dışarıya fazla çıkarılmamalıdır.

Kökeni
1960 yıllarında kedi kaşiflerinin Rex ırkı üzerinde yaptıkları araştırmalar sonunda orta çıkmıştır.
Araştırmalar sırasında bazı Rexlerin tüylerinin daha sert olduğu, vücutlarının küçük ve kafa yapılarının farklı olduğu tesbit edimiştir. Böylece bu farklılıklara sahip kedilere Devon Rex ismi verilmiştir. 1993 yılında ise devon Rex ırkının varlığı kabul edilmiştir.

Cymric


Temel Özellikleri
Genelde aktif ve sevecen olan bu ırk karakter bakımından Manx 'a benzetilir. Karakter yapısı diğer kedilere oranla daha gelişmiştir. Bu özellik diğer ırklara oranla insanlar tarafından daha çok sevilmelerini sağlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Yayvan, üçgeni andıran yuvarlak kafa yapısına sahip bu ırkın kulakları küçük, püsküllü ve içe doğru kıvrıktır.

Ağız ve burunları ise küçük olmasına rağmen oldukça gelişmiştir. Genellikle orta boydan biraz daha küçük yapıda görülen bu ırkın erkek kedileri daha gelişmiş bir vücut ve çene yapısına sahiptir. Irkın tüm kedilerinin bacak yapıları kısa olmasına rağmen oldukça dolgun ve kaslıdır.

Kemikli omuzlara ve geniş göğüslere sahip Cymriclerin oldukça uzun ve tüylü kuyrukları vardır. Tüyleri, boyun kısmında oldukça yoğunlaşır ve adeta yele görünümü alır. Tüylerindeki yoğunluk bacaklarda ve baş kısmında ise daha kısa ve seyrek bir hal alır. Bu kedilerin patileri oval ve kıvrık biçimli olup, tüyleri kulaklarındaki gibi püsküllüdür.

Tüy Bakımı
Yoğun tüylere sahip oldukları için daha fazla bakıma ihtiyaç duyarlar. Tüylerin birbirine karışmasını önlemek için sık sık taranmalıdır.

Kökeni
Bu ırkın kedileri, Manx ırkı kedilere benzerlikleri ile tanınırlar. Ancak Manx'lardan ayıran en belirgin özellikleri uzun tüylere sahip olmalarıdır. Bu ırk ilk olarak seçkin ırkların görüldüğü Kanada'da ortaya çıkmıştır.

Tüm kedi ırkı kayıtlarına seçkin ve iyi bir ırk olarak geçen bu kedilere isimleri, Manx ırkı kedilerin ataları olarak kabul edilen Celtic hikayelerinden esinlenerek verilmiştir.

Cornish Rex


Temel Özellikleri
Akrobatik ve bir o kadarda ilginç hareketleri, bu ırkın oyuncu ve tezcanlı karakterini hemen ortaya koyar.

Yalnızlıktan hoşlanmayan Cornish Rexler, diğer kedi ve köpeklerle oynamayı çok severler. Kolayca dostluk kurabilen bu kediler aynı zamanda evde vakit geçirmeye bayılırlar. Sahiplerine karşı oldukça ilgili olan ırk, pratik, akılcı ve sportmen yapılarıyla sahiplerine bir çok konuda kolaylık sağlar.

Genellikle orta yaşlı ve soylu insanlar tarafından tercih edilen Rexler, yemek olarak pirzola ve kuzu etinden çok hoşlanırlar. Ancak bu gıdalarla tek yönlü beslendikleri zaman hantallık ve uyuşukluk belirtileri gösterirler.

Bu ırk, kıvırcık tüyleri dışında Devon Rex kedi ırkı ile çok fazla benzerlik gösterir. Almanya'da yaşayan Cornish Rexler'de ise bu benzerlik çok daha fazla görülür.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırkın kedileri genellikle orta büyüklükte vücut yapısına ve 2.5 - 4.5 kg arasında de---gıs---en ağırlığa sahiptir.

Yumurtayı andıran kafası ve dörtgen şeklindeki burun yapısıyla dikkat çeken Cornish Rexler; orta büyüklükte oval şekilli parlak gözlere, kıvırcık kaşlara ve kısa bıyıklara sahiptir. Başının üstünde üçgen şeklinde büyük ve dik kulakları olan bu kedilerin kulak içlerinde de tüyler bulunur. Uzun kıvırcık kuyruğundaki tüylerinin ve parlak gözlerinin rengi, vücudundaki tüylerle büyük bir uyum içerisindedir. Bu uyum, ırkın kedilerine çok hoş bir görüntü sağlar.

Tüy Bakımı
Vücutlarında daha sıkı ve sert ve bir o kadar da kıvırcık tüylere sahip olan bu kedilerin tüyleri, muntazam ve düzenli periyodlarla kesilmelidir. Ayrıca fırçalamalarında özenle deriye zarar vermeden yapılması gerekir.

Kökeni
Kedi ırkları içerisinde en seyrek tüylere sahip olan Rexler 1950 yılında İngiltere'de karnavallar sırasında ortaya çıkmıştır. Kıvırcık tüyleriyle farklı bir yapıya sahip olan bu ırkın kedileri Almanya, Oregon ve İngiltere'de farklılık gösterir. Almanya'da tavşana benzer yönde mutasyona uğrayan Rexlerin, tüy yapısı daha sıkı ve serttir.

Colorpoint Shorthair


Temel Özellikleri
Meraklı ve hareketli kişiliğiyle kendisini ve sahibini eğlendirmekten büyük zevk alır. Zeki ırklardandır. Akılcı ve mantıklıdırlar. Sahiplerine karşı sadık ve ev ortamıyla uyumlu olsalarda tam olarak diğer kedi ve köpeklerle olmaktan hoşlanmazlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Siyam kedilerinin diğer ırklarla çiftleşmesi sonunda ortaya çıkan tüm melez ırklarda olduğu gibi orantılı ve uzun bir kafa yapısına sahiplerdir. Ağız yapısı uzun ve öne doğru çıkık, burnu ise oldukça büyüktür. Kulaklarının üst kısımları yuvarlak ve dikkat çekici genişliktedir.

Gözleri iri badem şeklindedir. Orta boyutlarda vücuda ve gelişmiş kas ve kemik yapısına sahip olan bu ırkın kedileri, ince ve zayıf bacak yapısına ve oval, geniş patilere sahiptir.

Uzun, ince ve üst kısmı nokta şeklinde kuyruğu olan bu kedilerin, kısa, yumuşak ve sağlıklı tüyleri vardır. Tüylerinin üzerini uzun çizgiler sarmıştır.

Tüy Bakımı
Yumuşak ve sağlıklı tüylerin bakımı kolaydır. Ancak fırçalarken hassas kulaklarına dikkat edilmelidir.

Kökeni
Amerika'da, siyam ırkına benzer özellikler gösteren birçok noktalı ırk bulunmaktadır. Bu nedenle Colorpoint Shorthair'ların da diğerleri gibi mavi, lila ve çikolata renklerinde olması bazı anlaşmazlıklara neden olmuştur. Bu ve diğer noktalı tüy yapısına sahip kediler, birbirlerine benzer özellikler taşıması nedeniyle İngiltere'de hala Siyam ırkı olarak kabul edilirler.

Chinchilla


Temel Özellikleri
Chinchilla'lar genellikle sakin ve uysal kedilerdir. Yumuşak, melodik bir sesi vardır. Sevgisini belli eden, ilgi görmekten hoşlanan Chinchilla sahibine sadakatle bağlanabilir. Chinchilla'lar her ne kadar hassas ve kırılgan bir görünüme sahip olsalar da oldukça sağlıklı ve dayanıklıdır.

Fırsat tanındığı zaman diğer kediler gibi ağaca tırmanmak, fare yakalamak gibi aktivitelerden mutluluk duyarlar. Genellikle dışarı çıkmak yerine evde yaşamayı tercih etmeleri nedeniyle her türlü ev ve apartman dairesinde kolayca beslenebilir.

Chinchillalar genellikle bakımlarına ayıracak yeterince zamanı olup sevecen bir ilişki arzu eden orta yaşlı insanlar tarafından tercih edilmektedir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Persian ırkı içerisinde ayrı bir sınıf olarak değerlendirilen Chinchilla'lar Persian ırkının temel özelliklerini taşır.

Ancak dünya çapında kabul görmüş kedi cemiyetleri tarafından henüz resmi onay almaması nedeniyle yapısal özellikleri yetiştiricilere göre de---gıs---mektedir. Vücut yapısı Persiana göre daha ufak, daha az tıknaz bir görünüme sahiptir. Bazı yetiştiriciler geleneksel Persian yapısındaki yüz şeklini esas kabul ederken, bir kısmı Chinchilla'nın burun kemiğinin daha uzun ve yüzünün daha çıkıntılı olması gerektiğini savunmaktadır.

Bu fikrin savunucusu olan yetiştiriciler tarafından üretilen Chinchilla'lar artık Persianın klasikleşmiş üzgün yüz ifadesi yerine daha güleç ve sağlıklı yüz hatlarına sahiptir. Gözleri zümrüt yeşili veya mavi-yeşil renkte ve koyu siyah sürmeli, burun ise ortası siyah çizgili, kırmızı renklidir. Aynı zamanda taban yastıkları olarak adlandırılan pati altları da siyahtır.

Tüy Bakımı
Chinchillalar günlük olarak en az 15 dk fırçalanmalıdır. Aksi takdirde tüyleri kolarca düğümlenir.

Fırçalama esnasında düğümlenmeye daha yatkın olan kol altı, göbek bölgesi ve kuyruk altlarına ekstra özen göstermek gerekir. Fırçalama işlemi bir kaç gün gibi kısa bir süre için bile ihmal edilirse tüyler kedinin fırçalanmaya sabır göstermeyeceği kadar karışabilir. Tarakla açılması mümkün olmayan durumlarda kürk tamamen traş edilmelidir.

Bu işlem için kedinin genel anesteziye alınması gerekebilir. özellikle kışlık tüylerini de---gıs---tirdikleri bahar aylarında oldukça fazla tüy dökerler. Fazla titiz veya allerji problemi olan insanlar için bu durum sorun yaratabilir.

Her ne kadar günlük fırçalama işlemi dökülecek tüylerin bir kısmını toplasa da giysiler ve mobilyalar üzerinde daima tüy olacağı gerçeği kabul edilmelidir.

Kökeni
Chinchilla kedisinin ismi kürkünün benzerliği nedeniyle Güney Amerika kökenli bir kemirgen olan Chinchilla'dan gelir.

Bilinen en eski Chinchilla kedisi olan Silver Lambkin 1888'de Londra'da Cyristal Palace kedi showunda büyük ödüllerin çoğunu kazanarak dikkat çekmiş ve bu çarpıcı ırkın oluşumunda dayanak teşkil etmiştir. Bazılarına göre Persian ırkı içinde bir renk varyantı olarak değerlendirilir. Ancak aralarında vücut yapısı ve yüz şekli bakımından önemli farklar olduğunu kabul etmek gerekir.

Chinchilla, İngiliz kökenli Sterling kedisiyle de karıştırılmaktadır. Aradaki benzerliğin sebebi Sterling'in oluşumunda Chinchilla kedisinin kullanılmasındandır.

Sterling kedileri TICA (The International Cat Association) ve ICE (Uluslararası Kedi Sergileri Birliği) tarafından ayrı bir ırk kategorisi olarak kabul edilmektedir.

Chartreux


Temel Özellikleri
Yumuşak ses tonu ve yumuşak patiler Chartreux ırkını en iyi tanımlayan kelimelerdir. Oyuncu ve kendinden emin tavırlarının yanında ani pençeler atabilir.

çok cana yakındır. Bahçede koşarak oynamayı seven çocuklar için iyi bir arkadaştır. Et, bu ırk için diğer besinlerden daha yararlıdır. Düzenli olarak et verilmesi Chartreux'ın çene gelişimine yardımcı olacaktır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Boyunla birleşmiş büyük, yuvarlak bir kafa yapısı vardır. Geniş ve yumuşak yüz hatlarına, güçlü ve dolgun bir çeneye sahiptir.

Kulakları yüzüne oranla büyük ve her zaman dik yapıdadır. Ağzı oldukça küçük ve dar olan Chartreux, kenarlarında siyah mat çizgileri hemen dikkat çeken yuvarlak, anlamlı ve bir o kadarda sevimli bakan gözlere sahiptir.

Geniş omuzları, derin göğsü ile atletik, dirençli bir fiziği vardır. Kemik ve kas yapısı orantılı olarak gelişmiş olan Chartreuxlar'ın erkek cinsleri dişilerine oranla daha iri görünüşlüdür.

Orta uzunluktaki bacakları ve bunlarla orantılı hafif dışa eğik patilere sahip bu ırkın tüyleri ise kısadır. Bacaklarında daha uzun tüylere sahip olan ırkın; yaşlı kedilerinde özellikle diş bölgesinde yoğun tüyler görülür.

Tüy Bakımı
Bu ırk, tüylerinin temizliğinin belli aralıklarla yapılmasından hoşnut olur. Diğer ırklarda olduğu gibi sık sık tüy bakımı yapmak onları mutlu etmeyecektir.

Kökeni
Yapılan araştırmalar bu ırkın, Fransız deniz yolcularının buluşu olduğu ve ilk defa Paris'teki Charthusian gezisi sırasında ortaya çıktığını göstermektedir. Chartreux ırkı ilk defa 1970' de Amerika'ya getirilmiş ancak Fransız kurallarıyla yetiştirilmiştir.

Californian Spangled


Temel Özellikleri
Oldukça anlayışlı ve duyarlı olan California Spangledler diğer kedilerden daha ileri bir zekaya sahiptir. Oyuncu ve atletik bir yapıdadırlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Heykel misali büyüleyici görüntüsü ve güçlü keskin bakışlarıyla kaplanları andırırlar. Asi bakışları, gelişmiş güçlü ağız yapısı ve dolgun çene kemikleri ile biraz ürkütücü ve soğuk kedilerdir. Birbirine eşit orta boy kulaklarının üst kısımları dik ve yuvarlak yapıdadır.

Badem biçimli gözleri oldukça iri ve açık renktedir. Yüzün ön kısmı kubbe şeklindedir. Uzun, ince bir görünüm ve medium boyutlarla avcı bir görünüme sahip olan bu ırkın kedileri, iyi gelişmiş kaslı bacaklara sahiptir. Ancak ön bacakları kaslı ve atik hareketleri nedeniyle, arka bacaklarına göre daha kaslı ve gelişmiştir.

Kuyruğu, kalın ve dolgun olmakla birlikte oldukça uzundur. Kısa kadife tüyleri karın kısmında ve kuyrukta biraz daha uzundur.

Tüy Bakımı
Kadife tüylerin sağlıklı bakımı için, düzenli aralıklarla ve nazik dokunuşlarla fırçalanmalıdır.

Kökeni
1970 yılında kürkleri nedeniyle avlanan benekli vahşi kedilerin nesillerini korumak amacıyla başlatılan Mavi Proje kapsamında ortaya çıkmıştır. Mısır kedileri ve tropikal Güney Afrika kedileri gibi tüylerinin güzelliği ile bilinen altı farklı ırkın çifleşmesiyle ortaya çıkan melez ırkın kedileri bu nedenle parlak ve avcılar tarafından çok kıymetli görülen tüylere sahiptir.

Burmilla (Silver Burmese)


Temel Özellikleri
Burmilla, Burmese'nin enerjisi ile Persianın uysallığının birleşimidir. Oldukça konuşkan olan Burmilla bir o kadar da hassastır. Mükemmel bir arkadaş olan bu ırk insanlara ilgilidir. özellikle sahibinin hislerine karşı oldukça duyarlıdır.

Ailenin bir parçası olmaktan hoşlanır. Burmese'den daha sessiz olmakla birlikte Chincilla'nın rahatlığı ile kıyaslandığında geride kalır. Enerjik bir ırktır. Diğer kedilerle çok iyi anlaşır. Ancak diger petlerle orta derecede anlaşabilen bu ırkın çocuklarla anlaşması biraz daha iyidir.

Zeki bir ırk olan Burmilla kapıları kolaylıkla açabilir. Meraklı ve oyuncu olan bu kediler sahibiyle oyun oynamayı sever.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kısa tüylü ve orta boyutlarda bir kedi olan Burmilla'nın dişileri, erkeklerden daha küçük yapılıdır. Orta boyutlarda ve yuvarlak olan kafa, buruna doğru uzayarak üçgen görüntüsü verir. Keskin hatlarda olmayan yüz geniş ve kısadır. çene, ağız ve burun kısa, geniş ve güçlüdür. Kulaklar dik, uçları hafif yuvarlaktır.

Gözler, hafif yana eğimli, yüze yerleşimi orantılıdır. İri boyutta olan gözlerde yeşilin tüm tonları kabul edilmekle birlikte parlak, canlı yeşil olanları tercih edilir. Ayrıca kırmızı, krem ve kaplumbağa desenli olanlarda kehribar rengi göz rengi olabilir. Gövde arkaya doğru düz olarak uzanır. Göğüs geniş ve yuvarlak hatlardadır. Bacaklar ince ve kemik yapısı güçlüdür.

Arka bacaklar, ön bacaklardan hafifçe uzundur. Patiler ise yuvarlak şekildedir. Kuyruk orta uzunlukta ve orta kalınlıktadır. Uca doğru hafifçe incelen kuruğun ucu sivri değil yuvarlak bir yapıdadır. Kısa olan tüyleri, düz ve parlaktır. Dokunulduğunda ipeksi bir his uyandırır. Gümüş renkte olanları tercih edilir.

Tüy Bakımı
Kısa olan tüylerin çok bakıma ihtiyacı yoktur. Az tüy döken Burmilla'nın ölü tüylerini toplamak için haftada 1-2 kez fırçalanmak yeterlidir.

Kökeni
Burmilla, Asya kökenli kedi grubunun bir üyesidir. 1981 yılında Britanya'da aynı evde yaşayan lila renkli dişi bir Burmese ve erkek Chinchilla Persian kedisinin çiftleşmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

Burmese'nin çiftleşme zamanı geldiğinde sahibi ona uygun bir eş gelene kadar odaya kilitlemişti. Fakat kapı temizlikçi tarafından yanlışlıkla açılınca hikaye başlamıştı.

Dokuz hafta sonra inanılmaz güzellikte parlak yeşil gözler, küçük pembe burun ve siyah bir ağızla birbirinden güzel yavrular meydana gelmişti. Bu yavruların iri, parlak ve şaşkın bakan gözleri insanlar tarafından kısa sürede ilgi odağı olmuş ve yetiştiriciler Burmese ve Chinchilla Persian kedilerini kullanarak bu yeni türü ---cög---altmışlardır.

Burmese


Çok değişik sesler çıkartabilen burmese yaptığı ses oyunlarıyla sahibini kendine hayran bırakır. Zekasıyla, merakıyla ve problem çözme yeteneğiyle bu mükemmel bir ırktır. Kişilikli, dayanıklı ve başını belaya sokmaktan çekinmeyen bir hayat arkadaşı arayanlara ideal bir kedidir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kafası hafifçe yuvaktır ve kulaklarının arasındaki mesafe belirgindir. Geniş elmacık kemikleri köşelere doğru kütleşir.

Kendinden emin bir şekilde ısırmasını sağlayan çenesi yuvarlakça ve sağlamdır. Orta boy kulakları huzursuzluğunu engellemek istermiş gibi hafifçe öne doğru eğiktir. Birbirinden ayrık duran yuvarlak gözleri burun uçlarında doğululara özgü çekik bir form alırken, alt çizgi yuvarlak kalır. Atlantik'in hangi tarafında yaşarsa yaşasın bedenleri orta büyüklüktedir.

Genelde Amerikan kedileri daha kompakt bir yapıya sahipken, İngiliz kedileri Siyam'lar kadar olmasa da daha uzun, yabancı görünümlü ve narin olurlar. Tüyleri parlak, ince, sık dokulu, yatık ve saten gibidir. Burmese'lerin tüy parlaklığı ırkın övülen özelliklerindendir.

Tüy Bakımı
Kısa tüylü olduğu için fırçalama ve tarama açısından fazla bir şeye ihtiyacı olmasa da nemli sentetik bir bezle veya bakım eldiveniyle yapılan sıkıca bir ovalama sonucu tüyleri temizliğini korur.

Kökeni
İlk 1936 da görülen, bugün tüm dünyanın tanıdığı Burmese yıllar boyunca yapılan titiz yavru seçimlerinin sonucunda ortaya çıkmıştır. "Mutasyon yetiştirmesi" olarak da adlandırılan bu kedilerin orjinal renklerinin siyah veya tekir olduğu tahmin edilmektedir.

Burmese kedilerinin ilk yetiştirilme çalışması Wong Mau adlı doğulu görünümlü bir dişi kediyle saf kan bir siyam kedisinin çiftleştirilmesiyle başlar. Doğan yavrular her iki ırkın karakteristiklerini göstermeyen zavallı bir karışım gibi gözükmelerine karşın, yavrulardan bir tanesini tekrar doğulu tipli bir kediyle çiftleştirince çok tercih edilen kahverengi renk ortaya çıkmıştır.

Dr. Joseph Thompson Asya'ya özgü bir çok ırkın içinden Burmese'leri ilk yetiştirenlerden birisi olarak tanınır.

British Shorthair


Temel Özellikleri
Uyumlu ve dayanıklı bir kedi olan British Shorthair tam anlamıyla bir şehir kedisidir. Bazen içine kapanık bazen de hareketli ve canlı tam bir mahalle kabadayısı gibi davranır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Dairevi ve güçlü kafa, yuvarlak kemik yapısıyla bütünleşir. Alnı yuvarlak gelip tepesi hafifçe düzleşir. Burun yayvan ve orta büyüklüktedir. çene ve burun kısmı bu ırka özgü bir şekilde sağlam ve iyi gelişmiştir. Bıyıklardan sonra belirgin bir boşluk vardır.

Orta boy kulakların uçları yuvarlak, taban kısımları ise geniştir. Birbirinden tamamen ayrık olan kulaklar başın biçimiyle uyumludur.

Gözler uyanık bakışlarıyla iri ve yuvarlaktır. Beden orta ile büyük olabilir, tıknazdır ve kedinin arka tarafı düz görünümdedir.

Göğsü geniş ve derindir. Bacaklar güçlü ve orta boydadır. Patileri de yuvarlak ve sıkıdır. Orta uzunlukta olan kuyruk dibine doğru genişleyerek ve uca doğru hafifçe incelerek bedenle uyum sağlar. Tüyleri kısa, dayanıklı ve tek kattır. Kesinlikle kıtıklanmaz.

Tüy Bakımı
Kendisini temizler, bakımını yapar ve kendi kararlarını alarak kendi ayaklarının üzerinde durur. Ya bebekliğinden itibaren muntazam bakıma alıştırırsınız, ya da pes edebilirsiniz.

Kökeni
British Shorthair 19. yüzyılın sonlarına doğru Harrison Weir adında bir kedi sever tarafından kedi gösterisinde sergilenerek tüm dünyaya tanıtılmıştır. Uzun bir süre boyunca da kedi şov dünyasının en popüler kedisi olan British Shorthair'in yıldızı uzun tüylü İran kedisiyle birlikte 2. Dünya Savaşı sıralarında sönmüştür.

İngiltere'de bugün bu kediler Amerika'daki kardeşlerinin aksine renklerine göre ayrılırlar ve her renk ayrı bir ırk olarak kabul edilir.

Brazilian Shorthair


Temel Özellikleri
Aktif, oyuncu ve sahibine çok bağlı olan bu kediler sahibini kendi seçer. Zekidir ve kolay öğrenir. Her çevreye uyum sağlayabilen sağlıklı, güçlü bir ırktır. Avcılık güdüleri oldukça güçlüdür. İlgi görmekten hoşlanır.

Görünüş ve Yapısı
Brazilian Shorthair orta boyutlarda, güçlü bir kedi ırkıdır. Ne Persian gibi basık ve yuvarlak, ne de oriental ırklar gibi ince ve narin yapılı değildir. Kürkü kısa tüylüdür ve tercihen göz rengi ile kürk rengi arasında güzel bir uyum vardır.

Göğsü derin ve yuvarlak, kuyruk orta boyda ve giderek incelen bir yapıda, bacakları vücuduyla orantılıdır. Başı orta büyüklükte, uzunluğu genişliğinden biraz daha fazladır. Yine orta büyüklükte olan kulaklarının uçları yuvarlaktır.

Gözler badem şeklinde ve iridir. Göz rengi, gümüş kürk rengi olanlarda yeşil veya sarı, beyaz kürklülerde mavi, diğer renklerde kürke sahip lanlarda sarıdan bakıra kadar de---gıs---en tonlardadır.

Tüy Bakımı
Kısa tüylü kürkü fazladan bakım gerektirmez.

Kökeni
Brazilya'nın sokak kedisi olan Brazilian Shorthair, İngiltere ve Amerika'da yerli ırkların resmi ırk kategorisine kabul edilmesinin ardından yapılan çalışmalar sonucu 1985'ten sonra Brezilya'da ayrı bir ırk olarak kabul edilmiş, daha sonra 1994'te uluslararası kedi cemiyetleri tarafından British Shorthair ile aynı kökene sahip olduğu ve kökenin Keltlerden geldiği için Keltic olarak kaydedilmiş, daha sonra Keltic ırkı kedilere göre daha ufak ve ince yapılı olduğu için Brazilian Shorthair ismiyle kabul edilmiştir. Brazilya'nın uluslararası cemiyetler tarafından resmi olarak kabul edilen ilk kedi ırkıdır

Bombay


Temel Özellikleri
Sessiz ve içine kapanık görüntüsüne rağmen, ev ortamıyla gerçekten ilgilidir. Pek belli etmesede kendi içinde sevgi doludur.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırkın kedileri yassı bir kafatasına ve bu kafatasına uygun yuvarlak göz ve ağza sahiptir. Mat siyah renkleri nedeniyle yüzlerindeki küçük ama keskin hatlı burunları çok dikkat çekmez.

Orta ölçülerdeki vücut yapıları nedeniyle oldukça gelişmiş kasları pek farkedilmez, dişilerine göre daha güçlü olan erkek kediler bile yapılı görünmez. Yuvarlak patileri, bacakları, düz kuyruğu ve sateni andıran kısa parlak tüyleriyle Bombaylar kusursuz bir vücuda sahiptir.

Tüy Bakımı
Mümkün olursa haftada bir yıkanmalı ve fırçalanmalıdır.

Kökeni
Bombaylar; İlk olarak 1970'lerde ortaya çıkmış Burmese ve American Shorthair'in karışımından oluşmuş melez bir ırktır.

1976 yılında ırk olarak kabul edilerek kayıtlara geçen Bombaylar; parlak kışkırtıcı tüyleri nedeniyle Melanistik Afrika leoparına benzetilmiş ve bu isimle anılmıştır.

Parlak ve çekici gözleriyle diğer ırklardan oldukça farklı olan Bombaylar, ırkın güvenliği ve başarılarıyla diğer ırklar arasında çabuk yer edinmiş ve hemen kedi severlerin beğenisini kazanmayı başarmıştır.

Birman


Temel Özellikleri
Edepli ve duygusal, enerji dolu ve oyuncudur. Birman kedisinin gözleri ve hayranlık uyandıran yüz ifadesi ister evcil olsun, ister vahşi onu diğer kedilerden ayırır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Geniş, yuvarlak ve güçlü bir kafası, dolgun yanakları, yuvarlak bir burnu, sağlam ve iyi gelişmiş bir çenesi vardır. Yuvarlak uçlu kulakları orta uzunlukta, aşağı doğru genişleyerek ve birbirinden iyice ayrık olarak başına oturur.

Gözleri yuvarlak ve dış kenarları hafifçe yukarı kalkıktır. Bedeni uzun ve iyi gelişmiştir. Bacakları orta uzunlukta ve kalındır. Patileri geniş, yuvarlak ve sağlamdır. Kuyruğu bedeniyle orantılı ve orta uzunluktadır.

Tüyleri uzunca ve ipeksi bir dokudadır. Boynununu süsleyen yaka gibi uzun tüyleri vardır. Karın bölgesinde tüyleri hafifçe dalgalıdır.

Tüy Bakımı
Birman'ın uzun tüylerini hep iyi durumda tutabilmek için muntazam bakım yapılması gerekir.

Kökeni
Bugünkü Birman kedisinin ataları Burma'da ki eski Budist tapınaklara dayanır. Hindi-çin'in rahipleri ve zengin pirinç yetiştiricileri ölüm Tanrıçası ile konuşabildiğine inandıkları bu kedileri kutsallaştırmışlardı.

Rahiplerle beraber Tibet'e bile giden kediler, Burma'lı bürokratların hediyesi olarak İngiliz ve Fransız subaylarla da Avrupaya gelmişlerdir.

Fransa'da Burma'nın kutsal kedileri olarak adlandırılan bu ırk kısa tüylü Burmese ile karıştırılmamalıdır. Aslında Burmese kedisinin Burma ile hiç bir ilgisi olmadığından Burmese denilmesi de yanlıştır.

Bengal


Temel Özellikleri
Uslu ve kararlı bir kedidir. Yürüyüşü, atılan objeleri sahibine geri getirmesi ve suyla oynaması tamamen Bengal'e özgüdür. Kedisel özelliği olan bağımsızlığına karşın aynı zamanda şefkatli ve dışa dönük de olabilir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Yuvarlak hatlarıyla yayvan ve hafif üçgenimsi bir kafası vardır. Kafası vücuduna oranla biraz uzun ve küçük görünür.

Elmacık kemikleri yüksektir ve belirgin bıyıklarının üstünde geniş bir burnu vardır. İri badem biçimli gözleri birbirinden ayrıktır. Kulakları ufak, kısa olup uçları yuvarlaktır ve genişleyerek kafaya oturur. Bedeni uzun ve sağlam olup gelişmiş kasları en dikkat çekici noktasıdır.

Kalın kemikli ve iri bir kedi olmasına karşın evcillerin arasında ondan büyükleri de vardır. Bacakları orta uzunlukta, kaslı ve asla ince değildir. Arka bacakları öndekilere oranla daha uzundur. Patileri yuvarlak ve iridir. Kuyruğu kalın, orta genişlikte ve orta uzunlukta olup, yuvarlak biten ucuna doğru hafifçe incelir.

Tüyleri kısa ile orta uzunluktadır. Yavruların tüyleri genellikle daha uzundur. Tüy yapısı kalın, zengin ve yumuşaktır. Dokunulduğunda çok hoş bir duygu verir

Tüy Bakımı
Orta uzunlukta olan yumuşak tüyleri her gün bakım ister. En iyi bakım nazik fırça darbeleriyle ve yumuşak bir fırça kullanılarak yapılır.

Kökeni
Asya leopar kedisinin kaybolmaya yüz tutmuş esprisini yeniden yakalayabilmek için Jean Sudgen Asya'nın vahşi ormanlarında bulduğu orjinalleri bir çift ev kedisi ile 1963 yılında çiftleştirmiştir. Yetiştirme programı yirmi yıla yakın sürmüştür. Dr. Willard Centerwall ile 70 li yıllarda kediler üzerine çalışan Mrs. Jean Sudgen Mill desen, renk ve karakteristik olarak Asya leopar kedisini yeniden yaratmıştır.

Balinese


Temel Özellikleri
Aktif, sevecen, spora yatkın ve aynı zamanda hassas kedilerdir. Bu nedenle yalnız bırakılmaktan hoşlanmazlar. Bahçe yaşamına meyilli olmalarına rağmen sokakta yaşayamazlar.

Açık teraslar, kuş banyoları vakit geçirmekten hoşlandıkları mekanlardır. Bu ırk, genelde sistemli, uyumlu ve düzenli insanlar tarafından tercih edilir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Her zaman vücuduyla orantılı orta uzunlukta bir kafa yapısına sahiptir. İlk bakışta kulaklarının dikliği ve genişliği ile göze çarparlar.

Küçük ve sevimli burnuna, geniş kulaklarına siyah çizgilerin hakim olduğu Baliniseler, bademi andıran ve burunlarına doğru hafif eğimli olan, gözleri sayesinde oldukça narin bir görüntü sergiler. Orta büyüklükteki vücudu ve gelişmiş kasları ile zarif bir profil çizen Balinese, vücudu ile orantılı ince ve uzun bacaklara, küçük ve oval patilere sahiptir.

Uzun, ince ve gösterişli tüylerin kapladığı kuyruğu ise esnek vücudunu tamamlayarak bu ırka farklı bir özellik kazandırmıştır. Irkın tüy yapısı; yele kısımları hariç uzun ve ipeksi bir görünüştedir.

Tüy Bakımı
Balineselerin tüylerinin biraz uzun bırakılması onları daha sevimli gösterir. Ayrıca tüylerinin düzenli olarak fırçalanması diğer kedi ırklarında olduğu gibi bu ırkın da çok hoşuna gidecektir.

Kökeni
Bu ırkın kökeni; Bali Denizi'nin güney kesiminde bulunan Asion şehridir. Irkın mesken tuttuğu bölge Bali Denizi'nin kuzeyine göre kültür ve nezaketten daha uzaktır. Bu nedenle ırkın karakterinde; uzun tüylü ırka mensup Siyam kedilerinin kibarlığı ve duygusallığı baskın değildir. Hatta bu ırkın davranışları eski yerli dansçıların figürlerine benzetilir.

Ankara Kedisi (Angora)


Temel Özellikleri
Tam anlamı ile sahibine tapan ve onu her yerde takip eden Ankara kedisi enerjik, oyuncu, zeki ve meraklı bir kedidir. Evine oldukça düşkün olan Ankara kedileri insanlar ile ilişkilerinde oldukça yakın ve uyumludur. Meraklı ve araştırmacı yapısı ona oyuncu özelliğide katmıştır.

Bunun yanında kararlı bir yapısı olması da meraklı kimliğinin bir sonucu olarak görülebilir. Eğer aklına bir şey koyduysa mutlaka yapacaktır. Kendine özgü eğlence anlayışı ve gösteri merakı nedeniyle onu evde mobilyalar üzerinde gezinirken, hayali avını yakalarken veya yumaklar ile oynarken görmek ve onunla hiç sıkılmadan eğlenceli dakikalar geçirmek mümkündür.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Keskin hatlarla belirlenmiş orta büyüklükte bir kafaya sahip olan Ankara kedilerinde burun oldukça uzun ve üçgenimsi bir yapıdadır.

Kulaklar uzun sayılabilecek bir büyüklükte dik ve birbirine yakın olarak başın üst tarafına doğru yerleşmiştir. Kulak uçları dik ve tüylüdür.

Gözler iri ve yuvarlak yapıda göz bebekleri ise dikey bir badem şeklindedir. ---cög---unlukla mavi göz rengi ile karşılaşılmakla birlikte kehribar sarı, yeşil-sarı tonları ve sarı-mavi göz gibi iki farklı renkte olabilir. Uzun ve adeleli bir vücuda sahip olan Ankara kedileri duruş ve hareketlerinde oldukça zarif bir yapıdadır.

Tüyler tek tabakadan oluşan bol uzun ipeksi ve beyaz yapıdadır. Alt tüyler denilen ikinci bir tabaka yoktur. Kuyruk bol tüylü, kabarık ve uzundur. Yürürken kuyruğunu sırtına doğru yatay olarak kıvrık tutan Ankara kedileri bu özellikleri ile spesifik bir görünüm ve tek olma özelliği kazanmıştır. Ankara kedilerinin kalıtsal olan en karekteristik özelliği sağırlıktır fakat bazı Ankara kedilerinde gözlenmeyebilir.

Tüy Bakımı
Uzun ve ipeksi tüyleri sık tarama gereksinimini doğurmaktadır. Düzenli olarak taranması gerekir. Aksi halde açılması güç kıtık problemi yaşanabilir.

Kökeni
Uzun tüylü kedilerin atası olarak kabul edilen ve Avrupa'da Angora olarak tanınan Ankara kedisi ---cög---u zaman İran kedileri ile karıştırılmış ve Amerikada İran kedisi olarak tanınmıştır.

Türkiyede üretilen ve saf Türk kedisi olan bu ırkın anavatanı ve kökeni Ankara yöresidir. İlk kez 1620-1625 yılları arasında Haçlı seferleri döneminde bir Fransız bilim adamının ülkesine dönerken götürdüğü bir kaç beyaz Ankara kedisinin üretilerek seçkin bir şekilde dağıtılması ile Avrupada tanınmış ve büyük ilgi görmüştür. 17.yy.da İtalyada tanınan Ankara kedisi için özel dernekler kurulmuştur.

Bu derneklerden en önemlisi olarak sayılabilecek ve halen çalışmalarını sürdüren Club Angora Turco Pietro Della Valle isimli dernek Ankara kedilerinin üretimi ve gelişimi için çalışmakta ve yarışmalar düzenleyerek ırkın gelişimine katkıda bulunmaktadır. 18. yüzyılda Marie Antoniette ve 14. Louis gibi pek çok asil Ankara kedisinin hayranı olmuş ve Avrupada üretimi devam ettirilmiştir. 1962 yılında Amerikan askeri personeli tarafından bir çift Ankara kedisi Amerikaya götürülerek bu ırkın Amerikada da tanınmasını ve sevilmesini sağlamıştır.

Bu gün Amerika ve Avrupa'da saf Ankara kedisi olarak üretimi yapılmaktadır. Ankara kedileri uzun yıllar boyunca İran kedisi ile melezlenmiş ve farklı renklerde uzun tüylü kediler elde edilmiştir. Bu nedenle soyu tükenme tehlikesi yaşayan Ankara kedilerinin saf ırk özelliği olan beyaz rengin korunması ve neslinin tükenmemesi için son yıllarda üretimine özen gösterilmiştir.

Australian Mist


Temel Özellikleri
Burmese'nin sevecenliğini, Abyssinian'ın zeka ve çevikliğini, yerli kedilerinde sağlıklı ve güçlü yapısını almış mükemmel bir ev kedisidir.

Sahibinin yanından ayrılmazlar ve evin içinde onunla birlikte dolaşırlar. Herzaman mutlu olan bu kediler, tek bir oyuncakla saatlerce oynacak kadar sabırlıdırlar. çocuklarla ve diğer petlerle iyi anlaşan Australian Mist kucakta oturmaktan çok hoşlanır.

Pek zeki sayılmazlar, ama oyun oynamaya her zaman hazır olan bu ırkın yavru kedileri, ergin kedilerden daha ağırbaşlı ve uysaldır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Orta boyutlarda, sert, kaslı bir vücudu olan Australian Mist kısa tüylü bir kedidir. Erkekler dişilere oranla biraz daha büyüktür.

Kafa yuvarlak gövdeyle uyumlu, kulaklar küçük ve diktir. Büyük parlak gözler, yuvarlak şekilli ve yeşil renktedir. Gözler buruna doğru eğimli ve birbirine yakındır. Hafifçe aşağı doğru bakan gözler, bıyık, çene ve burun hatları yüze cana yakın sevimli bir ifade kazandırmaktadır. Bu güçlü ve anlamlı yüz ifadesi erkek kedilerde daha belirgindir. Göğüsü geniş ve yuvarlak şekildedir.

Bacakları gövdeyle orantılı ve güçlüdür. Arka bacaklar, ön bacaklardan hafifçe daha uzundur. Patiler oval şekilli ve temizdir. Kuyruk gövdeyle orantılı ve kalındır. Uca doğru çok az incelir ve hafifçe kıvrık dirsek oluşturur.

Tüy Bakımı
çok az tüy bakımı gereksinimi olan bir kedidir. Haftada bir kez yapılan 5 dakikalık kısa süreli bir fırçalama yeterli olur.

Kökeni
Avutralya'nın Sidney bölgesinde yerli kısa tüylü kediler, Burmese ve Abyssinian' ın karışımından oluşan, yeni tanınan melez bir ırktır. önceleri Spotted Mist olarak tanınan ırk 1980 yılında Avustralya da bir şampiyonada birici olmuş ve daha sonra ırkın adı Australian Mist olarak tanınmıştır. Ancak bu isim resmi olarak 1998 yılında kayıtlara geçmiştir. Daha sonraki yıllarda Amerika ve Yeni Zelanda'ya da götürülerek tanınmış ve yetiştirilmiştir.

American Wirehair


Temel Özellikleri
Vahşi ve sert görüntüsünün altında oyuncu ve sevecen bir karakter yatar. Oyun oynamaktan büyük bir zevk alan bu ırkın kedileri iyi birer avcıdır. Bu yeteneklerinin gelişmesinde atik ve enerjik yapılarının etkisi büyüktür. Hareketli geçen günün sonunda derin bir uykuya dalmaya bayılırlar. Genelde doğal ve lifli yemeklerden hoşlanırlar.

Görünüş ve Vücut Yapısı
İri yapılı, dikdörtgen kafa yapısıyla American Shorthair'dan ayrılır. Ağız ve çene yapıları iyi gelişmiş öne doğru hafif çıkıntılıdır. Bacakları, orta uzunlukta ve kemikli yapıdadır. Patiler küçük ve ovaldir. Kuyruğu orta uzunlukta ve az kaslıdır. Yumuşak olan tüyleri dik, kıvırcık ve oldukça sıktır.

Tüy Bakımı
Dayanıklı ve sağlıklı tüy yapısına sahiptirler. Dolgun, sık ve parlak tüylerin bakımına oldukça önem verilmeli, kıvırcık tüyleri fırça yada tarakla taranmalıdırlar.

Kökeni
İlk kez 1966' da Newyork'ta ortaya çıkmış, tüylerinin parlaklığı ve güzelliği ile dikkat çekmiştir. İlk olarak ırk özelliklerinin benzerliği nedeniyle shothair ırkı olarak kabul edilmiştir. 1978 yılında Kuzey Amerikada da görülen ırkın kedileri; yıllarca Amerikan kedi severler tarafından pek beğenilmese de tüyleriyle her zaman gündemde kalmayı başarmışlardır.

American Shorthair


Temel Özellikleri
Zeki, atılgan ve oldukça hareketli olan bu kedileri; uyurken yada şekerleme sırasında akrobatik hareketler yaparken görmek mümkün. Bu sevimli hareketler özellikle fare avındayken kendileri için büyük bir heyecana dönüşebilir. Taze et ve mamaların dışında kemirebileceği besinlerden hoşlanır. Karışık tatlı kemikler herzaman tercihidir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Belirgin dolgun yanakları, orta büyüklükte badem şeklini andıran gözleri, kareye benzer köşeli bir burnu, dik kulakları ve küçük yuvarlak ağzıyla orta büyüklükte bir kafa yapısına sahiptir.

Gelişmiş çenesi ve geniş omuzları sayesinde güçlü ve sağlam bir görüntüye sahip American Shorthair'ın orta uzunluktaki bacakları ve yuvarlak patileri; dikkat çekici görüntüsünü destekler yapıdadır. Tüyleri; kısa ve ince olmasına rağmen so---güg---a oldukça dayanıklıdır.

Tüy Bakımı
Tüylerinin sağlıklı ve düzenli fırçalanması gerekir. Ayrıca düzenli fırçalama kedilerin sahiplerine daha çabuk alışmasını sağlayacağı gibi kedi ile sahibi arasında kurulacak dostluk içinde önemli bir aşamadır.

Kökeni
Bu ırkın kökeni 1904 yılında ilk evcil kedi olan Buster Brown ırkına dayanır. İlk olarak Mayflower isimli Amerikan kargo gemisinin seyahati sırasında keşfedilen ve sürekli uzun gemi seyahatlerinde bulunduklarından hacılara benzetilen bu kedilerin kökeni İngiltere olmasına rağmen Amerika olarak bilinir.

American Keuda


Temel Özellikleri
American Keuda, oldukça hareketli ve atletik bir kedi ırkıdır. çok iyi koşucudur ve kıvrak hareketleri vardır. Suda yüzmekten ve oynamaktan hoşlanır. Olukça zekidir. Yeni tanınan ve resmi olarak kabul edilen bir ırk olmasına rağmen aslında uzun yıllardan beri Teksas ve çevresinde çifliklerde doğal yaşam süren bir ırktır.

Görünüş ve Vücut Yapısı
American Keuda orta boyutlarda genel olarak yumuşak hatlara sahip bir ırktır. Başı vücuduyla orantılı, standart yüz hatlarına sahiptir. Kulakları orta büyüklükte ve uçları yuvarlak üçgen şekillidir.

Gözleri badem şeklinde, dış uçları hafifçe yukarı kalkıktır. Göz renginin önemi yoktur. Kürkü kısa düz, yumuşak tüylerden oluşur. Kuyruğu vücuduyla orantılıdır. Genellikle gevşek yapılı bir derisi vardır. Karın bölgesi ve dirseklerde derisi katlanarak kıvrımlar yapar. Bu kıvrımlar ona atletik hareket kabiliyeti sağladığı gibi yazın ısı ayarlamasına da yardımcı olur. Aynı zamanda muhtemel saldırılarda düşmandan kolayca sıyrılmasına olanak verir. Bacaklarına daha esnek bir yapı kazandırdığından Keuda bir çita gibi koşabilir.

Tüy Bakımı
özel bir tüy bakımı yoktur. Fırçalama yeterlidir.

Kökeni
Keuda'nın ismi uzun yıllardır Texas, Oklahoma & New Mexico'da uygulanmakta olan "Kitten Evaluation Under Direct Assessment" (KEUDA), yani yavru kedilerde direkt değer biçme, değerlendirme programından gelmektedir.

Amerikan Keudanın minyatür versiyonları da geliştirilmektedir. Geliştirilmesinde Egyptian Mau ırkının kullanıldığı düşünülmekle beraber, bunu tam olarak destekleyen bir kanıt yoktur.

American Curl


Temel Özellikleri
Asil ve mantıklı bir kişiliğe, mükemmel sezgilere ve akılcı bir duyarlılığa sahiptirler. Meraklı davranışları ve hayata pozitif bakışlarıyla hemen dikkat çekerler. Kendileri gibi dışa dönük yaşamayı seven ve hayata olumlu bakan insanlar tarafından tercih edilen bu kediler, iki-üç yıl içinde çocukluktan ergenliğe geçerler.

Taze et dışında, kutu konserve ve hazır mamalarda çok hoşlarına gider.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Bu ırk, orta büyüklükte bir kafa yapısına sahip olmasına rağmen; iki kulak arasındaki mesafesinin darlığı nedeniyle oldukça uzun bir kafa yapısına sahipmiş gibi görünür. Irklar arasında en duyarlı kulağa sahip olan American Curl'in kulakları uzun, dik ve ağzına oranla geniş bir yapıdadır.

Geniş ceviz şeklini andıran gözleri, biçimli kare şeklinde burnu ve küçük ağzıyla çekici ve alımlı olan Curl, oldukça sağlam bir çeneye sahiptir. Ağırlıkları 2.5 ile 4.5 kg arasında de---gıs---en American Curl; az gelişmiş ancak düzenli çalışan kasları, orta uzunluktaki bacakları, üzerinde birbirleriyle orantılı çizgiler bulunan geniş kuyruğu ve yuvarlak çok büyük olmayan patileriyle orta büyüklükte bir vücut yapısına sahiptir. Dokunulduğunda ipeksi bir his uyandıran ve çok uzun olmayan tüylere sahip olan Curl'in derisi sarkık olmasına rağmen buruşuk değildir.

Tüy Bakımı
Yumuşak-ipeksi ve bir o kadar da parlak olan tüyleri orantılı traş edildiğinde sağlıklı bir görünüm kazanırlar.

Kökeni
American Curl'ün hikayesi Joe ve Grace Ruga nın Californiadaki evlerinin göl kenarında Shulamit' i keşfetmesiyle başlar. Ruga çifti, 1981 yılında Shulamit ırkı kedilerinin dört yavrusunun ikisinin Shulamit gibi kıvırcık tüylü ve kıvrık kulaklı olmasına karşın, diğer ikisinin kıvrık kulaklı ve düz uzun tüylü doğmasıyla genetik çalışmalarına başlamışlar ve bu ırkı safkan hale getirmişlerdir.

İlk kez 1983 yılında tanınmaya başlayan bu ırk 1986 yılında CFA ( Cat Federal Assocesetion ) tarafından saf ırk olarak kabul edilmiştir. 1991 yılında şampiyonalarda görülmeye başlayan Amerikan Curl ırkı 1993 yılında, iki farklı tüy uzunluğu ile kabul edilmiştir.

Her renk ve tüy patendi kabul edilen ırkın en belirgin özelliği kulaklarının kıvrıklığı olarak kabul görmüştür.

American Bobtail


Temel Özellikleri
Bobtail'lerin kişilikleri tek kelimeyle tanımlanamayacak kadar mükemmeldir. Canlı, hareketli, tatlı, zeki ve sevgi doludur. Bu harika yaratıklar her kedi sevenin kalbini hemen fethederler.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kafası geniştir ve güçlü çeneleri vardır. Kulakları orta ile büyük sayılabilecek ebatlarda aşağıya doğru genişleyerek iner. Burun ise zarif bir eğimin dışında düz sayılır. Gözleri iri ve hafifçe yuvarlaktır.

Bedeninin fazla yüksek olmadan belli bir uzunluğa sahip tıknaz ve yere yakın bir görünümü vardır. Dişiyle erkeğin arasındaki fark erkek kedinin geniş omuzlu, ağır yapılı ve kaslı olmasına karşın hemen hemen aynı ölçülerde ama daha kedimsi bir kıvraklıkta oluşudur.

Bacaklar kısa ve yoğun kemiklidir. Kuyruk esnek ve pon pon gibi veya sivri uçludur. Genelde tüyleri orta uzunlukta peluş gibidir ve birbirine dolanmaz. Daha uzun tüylü kedilerde ense ve bacaklarda farklı tüy birikimi olur.

Tüy Bakımı
Düğümlenme sorunun olmayan tüyler ara sıra geniş ve ince dişli bir tarakla taranmak ister. Yıkamak istediğinizde yağ içeren şampuanlardan kaçının, çünkü o güzelim tüylerini yassı ve yapışık bir hale getirir.

Kökeni
1960'larda hoş bir raslantıyla bulunan bu ırkın annesinin bir Siyam dişisi babasının ise kahverengi veya gri bir tekir olduğu tahmin ediliyor. Doğan yavrunun güzelliği karşısında artan ilgiyle beraber Birman, Himalayan, hatta Himalayan/Siyam ırklarının karışmasıyla bugünkü American Bobtail haline gelen bu güzel kedi artık maalesef fazla bulunmuyor. Ama hala uğraşan özverili yetiştiriciler bu ırkın yaygınlaşması için ellerinden geleni yapıyorlar.

Abyssinian


Temel Özellikleri
Algılayıcı ve zeki olan Abyssinian kolay eğitilir. Uyanık, oldukça yetenekli ve canı isteyince sokulan sevgi dolu bir kedidir. Her zaman kendisine meşgul olacak bir şeyler bulabilir.

Görünüş ve Vücut Yapısı
Kafası hafif üçgendir ve yumuşak hatlara sahiptir. Burun kısmı sivri veya köşeli olmaktan ziyade çukur bir görüntü verir. Güzel bir kesimi olan kulakların uçları dik ve sivridir.

Parlak büyük ve birbirinden ayrık duran gözlerinin altında kalemle çekilmiş gibi duran çizgiler onun karakteristik özelliklerinden biridir. Vücudu orta büyüklükte olup kaslıdır.

İnce ve narin kemikli bacaklar ön tarafta arkaya kıyasla daha uzundur. Ayakları küçük, kompakt ve ovaldir. Kuyruğu kalın ve uzundur. Tüyleri kısa, ince telli ve orta uzunluktadır. Dokunulduğunda hoş bir duygu uyandırır ve iç tüylerle beraber oldukça yoğundur. Gözler altın rengi veya yeşildir. Kuyruk uçları ise kedinin üzerindeki en koyu renkten daima bir ton daha koyu olur.

Renkleri
Yanık kahverengi, kızıl ve mavi olabilen tüyler bazen açık bazen de koyu renk bantlarla süslenir. Yanık kahve tonlarındaki tüylerde bantlar siyah veya koyu kahverengi olabilir. Kızıl tüylü kedilerde, çikolata rengi güzel bir kızılla birleşir ve sıcak bir görüntü verir.

Mavi tüylerde ise açık gri-mavi ve arduaz grisi, fildişi rengi iç tüylerin üstünde de---gıs---ik tonlarda yayılır. Bejimsi uçuk kahverengi tüylerin ise açıklı koyulu pembemsi bantları vardır. Her dört renkte de iç tüyler açık renkli ve parlak olurlar.

Tüy Bakımı
ölü tüyleri almak için yapılan muntazam fırçalama ve ara sıra uygulanan tırnak kesimi bu kedinin bakımı için yeterlidir.

Kökeni
Afrika vahşi kedisine (Felis libyca) benzemesinin nedeni eski ingilizlerin abyssinian ırkını geliştirmek için yapmış oldukları titiz çalışmaların sonucudur. Diğerlerine kıyasla oldukça saf ve eski bir ırk olmasına karşın bu kedilerin antik Mısır'ın mumyalanmış kedilerinin direkt torunları olduğu söylenemez. 1860 ların karmaşık dönemlerinde kuzey Afrika'da görev yapan ingiliz subayların Abyssinia'dan aldıkları ilk hatıra kedilerden biri "Zula"dır.

Bu ırkın İngiltere'de tanınması 1882 yılında oldu ve "ingiliz işaretlisi" olarak kabul edildi. 1919 da Abyssinian Kedi Kulübü kuruldu ve Abyssinian ismi bu kedi ırkı için resmen kabul edildi.

köpeklerde Aşı

Kediniz veya köpeğiniz açısından hayati önem taşıyan aşılar, onları ölümcül viral hastalıklara karşı korur. Aşı yapılması, kedi veya köpeğinizin vücudun bağışıklık sistemini uyararak,hastalığa karşı özel antikorlar üretilmesini ve ilerdeki dönemlerde hastalığı yapan etkenle karşılaşıldığında antikorlar sayesinde hastalanmamasını sağlar. Akılda tutulması gereken en önemli nokta, bu hastalıklara karşı özel tedavilerin bulunmayışıdır. Viral hastalıklara karşı en güvenli ve ucuz yöntem aşılamadır.

AŞILAMA NİYE ÖNEMLİ:Kediniz veya köpeğiniz açısından hayati önem taşıyan aşılar,onları ölümcül viral hastalıklara karşı korur. Aşı yapılması, kedi veya köpeğinizin vücudun bağışıklık sistemini uyararak,hastalığa karşı özel antikorlar üretilmesini ve ilerdeki dönemlerde hastalığı yapan etkenle karşılaşıldığında antikorlar sayesinde hastalanmamasını sağlar.Akılda tutulması gereken en önemli nokta, bu hastalıklara
karşı özel tedavilerin bulunmayışıdır. Viral hastalıklara karşı en güvenli ve ucuz yöntem aşılamadır.

PEKİ NE ZAMAN?Kedinizi yada köpeğinizin annesi aşılı ise altmışıncı günden itibaren aşılara başlanabilir. Eğer anne aşısızsa, yada bilinmiyorsa kırk beşinci günden itibaren aşılara başlanmalıdır.

HENÜZ HİÇ AŞISI YOK...Eğer hiç aşısı yoksa veya aşı zamanı geçmişse başka hayvanlarla temas etmesine izin vermeyin. Özellikle toplu olarak bulundukları yerlerin tehlike yaratabileceğini unutmayın. Hayvanların gezintiye çıktıkları parklar ve yollar da aşısızlar tehlikeli bölgelerdir. Bu tür yerlere götürmeseniz dahi sizin hastalığı ayakkabı veya diğer bir şekilde eve getirebileceğinizi unutmayın.

TEKRAR AŞILAMA NEDİR?Tekrar aşıların veya rapel (booster) aşıların önemi büyüktür. İyi ama nedir bu tekrar? Ne işe yarıyor. İlk defa aşılanan yavru hayvanların bağışıklık sistemi daha önce karşılaşmadığı etkenlerle karşılaşmış ve hızla çalışmaya başlamıştır. Ancak bu tam korunmayı sağlayacak bağışıklığı oluşturmaya yetmez. En geç üç hafta içinde yapılacak olan tekrar aşı ile tam bağışıklık sağlanacaktır.Bu tarihten 1 yıl sonraya kadar tam olan korumayı devam etmek için her yıl aşıların bir defa tekrar edilmesi gerekmektedir.

Köpekler İçin Aşılama Tablosu

KÖPEK AŞI TABLOSU
İlk aşı 45-60. gün Canin parvo virus(kanlı ishal)aşısı
14-21 gün sonra Parvo,distemper,leptospira,adeno virüs aşısı(karma aşı)
7 gün sonra Bordotella Broncoseptica+parainfluenza virus aşısı
7 gün sonra Parvo,distemper,leptospira,adeno virus aşısı(karma aşı) Tekrarı bir yıl sonra
7 gün sonra Bordotella Broncoseptica+parainfluenza virus aşısı Tekrarı bir yıl sonra
7 gün sonra Kuduz(rabies) Tekrarı bir yıl sonra

Köpek Besleme ve beslemedeki hatalar.

1.Ev yemekleri artıkları verilmesi: İnsan ve köpek sindirim sistemi ,sindirim karakteri ,barsakların uzunluğu gibi bir çok açıdan farklılık gösterir.Bu sebeplerden insan beslenmesinde kullanılan gıdalar köpek ve kediler için uygun olmayıp,bazıları tehlikelidir.Örneğin patlıcan nikotin içerir,çok kullanılan havuç ise ağır lifli yapısı ile emilimi olmayıp,sindirim sistemini aşırı yorar,ekmek ise mayalı yapısı ile mide de gastrit ,bulantı,aşırı gaz ve sonunda kusmalara yol açabilir.
Kuşlara kuş yemi,balıklara balık yemi yediriyoruz.Köpeklere neden ev artıkları veriyoruz?Neden onları tehlikeli sonuçlara (Mide-barsak hastalıkları,karaciğer ve böbrek dejenerasyonları,iskelet sisteminde bozukluklara bağlı yürüme hataları,aşırı ve durdurulamayan tüy dökülmeleri,huysuzluk,saldırganlık ve bir çok daha başka sağlık problemleri.)götürecek bu gıdaları kullanıyoruz?Bu soru ciddi biçimde sorulmalıdır

2.Her türlü kemik verilmesi!(Çok tehlikeli):Günümüzde kemiğin çok masum bir yiyecek olmadığı bilinmektedir.Yapılan araştırmalar kemiğin ani barsak yırtılmaları sonucu köpek ve kedileri ölüme götürebildiğini kanıtlamıştır.Zaten besleyici özelliği olmayan kemik barsaklarda hiç bir şekilde sindirilememekte ve tüm sindirim sisteminden olduğu gibi geçerken çeşitli sıyrık,yırtıklara yol açabilmektedir.Bunun sonucu iç kanama ve ölümdür.Meslek hayatım boyunca bu tarzda bir çok olaya şahit olduğumu da belirtmeliyim.

3.Sakatat (Akciğer,işkembe vs) verilmesi:İnsanlarda hasatalık oluşturan mikrop ve parazitlerin bir kısmı hayvanlardan bulaşır.Bunlar büyükbaş hayvanların iç organlarında yaşar ve bunları yiyen köpekler aracılığı ile insanlara bulaşır.İşte akciğer ile verem başta olmak üzere Kist Hyadatit,parazit yumurtaları köpek ve kedilere onlardan da insanlara bulaşır.Hiç bir besleyici özelliği bulunmayan akciğerin(Beyaz ciğer)köpek ve kedilere verilmesi toplum sağlığı açısından son derece tehlikelidir.Dünyada hayvan artıklarının köpek ve kedilere yedirilmesi yasaklanmıştır.

4.Şekerli,baharatlı gıdalar

5.Sucuk,sosis Vb.

Köpeklerde Saldırganlık

Liderlik mücadelesinde veya sokak karşılaşmalarında sosyal üstünlük taslamak, kolaylıkla saldırı tehditlerinin meydana gelmesini sağlar. Tehdit davranışı sadece saldırı için değil, ikaz ve savunma amacıyla da yapılmaktadır. Tabii ki bu davranışlar bakımından, köpekler arasında az yada çok farklılıklar olmaktadır.

Eğer bir köpek, yabancı bir köpeği veya insanı düşman olarak algılıyorsa, tüm dikkatini bu canlı üzerinde toplar. Özellikle, ense ve boyun bölgesindeki kılların dikleşmesi ve gerilmiş eklemler, vücudu büyük gösterip, köpeğin saldırıya geçeceğini belirtir. Kuyruk, yukarıda belirtildiği gibi ırka göre az veya çok şekilde sırta doğru kıvrılır ve kaldırılır veya yere paralel düz tutulur. Kafa ise az miktarda öne doğru eğilir, böylece köpek tüm vücudunu sırtıyla düz bir hizada tutmuş olur. Bu arada, enerji harcamamak için kuyruk sallanmayabilir. Bazen de kökten çevrilip daire çizilir. Bu hareket köpeğin hızını artırıp dengeyi sağlar, bu arada kuyruk ucundaki duyarga görevi yapan kıllar, muhtemelen çevredeki sinyalleri algılar.
Kendine güvenen bir kurt, tehditkar bir bakışın yanına diğer yüz mimiklerini de katar. Çatılmış alın bölgesinin altından bakan gözler, böyle bir durumda daha da aşağı noktana bakar. Dudakların güçlü bir şekilde geri çekilmesiyle, tehditkar dişler ortaya çıkar, boyun derisi son derece gerilir. Kulaklar, hafif eğik olarak önde tutulur ve son olarak, gerçek bir tehdit etme unsuru olan ağız da açılır. Bunlar, kurdun olduğu gibi, köpeğin de, ısırmaya başlayacağını gösteren mimiklerdir. Prensipte tehdit,saldırı hareketinin şekillenmesi için oluşur, ancak bu sırada köpeğin gerçekten saldırıya geçmesi gerekmez. Tam bir saldırı tehdidinde, bakışlar tam olarak rakibinin gözlerinin içine yöneltilmiş vaziyette, dudaklar üste ve alta çekilerek öndeki dişler ortaya çıkartılmış, ağız açısı kısaltılmış ve yuvarlaklaştırılmıştır. Hayvan tetikte olup, en ufak bir tehlike anında, dudak araları daha da büyümekte, ağız ve dişler iyice ortaya çıkmaktadır. Ancak, saldırganlık durumunda dudakların aldığı bu pozisyon, çok az köpek ırkında dikkat çekici olmaktadır. Kurtta, ağız açısının yuvarlak şekle sokulması belirgin biçimde gözlenir. Birçok evcil köpekte ise bu önemli sinyal, uzun tüyler nedeniyle fark edilmez. Köpeklerde düşman karşısında ortaya çıkan mimiklere, kulakların arkaya (kulak kökleri dahil) çekilmesini de ekleyebiliriz.

Kurtlarda, tüm tehditkar davranışlar kesinlikle kurallara uygundur. Tehdit ya kavgayla ya da rakiplerden birinin teslimiyet göstermesi veya ortamdan uzaklaşmasıyla, yani uzlaşmayla sonuçlanır. Evcil köpeklerde, bu kurallar zaman zaman ihlal edilmektedir. Bu durum ya kalıtsal faktörlerden, ya köpeğin psikolojisindeki olumsuzluklardan ya da deneyimsizlikten kaynaklanmaktadır.

Tehdit eden köpek kafasını kaldırıp, bakışlarını karartır, kuyruk bayrak gibi havaya kalkar ve bacak kasları gerilir. Kasılmış bacakları sayesinde, yerden mümkün olduğunca yukarıda durur ve bedenini adeta büyütür. Bunun yanında, boyun ve sırt tüylerini kabalaştırıp, kaldırır. Bu tür davranış birçok memeli hayvanda görülebilir. Hepsinin ortak bir amacı vardır. Kendini olduğundan iri göstermek.

Savunmada olan köpekler tehdit davranışları sergileyebildiği gibi, ısırma davranışında da bulunabilir, bu ısırıklar ya düşmana karşı olur ya da boşa gider. Çoğunlukla, tehdit davranışı gösteren iki köpekten, savunma anındaki ısırmanın çok daha tesirli olduğu bilinir. Korkmuş köpekler, üzerlerine gelecek objelere saldırırlar, örneğin; tesadüfen oradan geçen bir insana saldırabilir. Savunma ifadesi gösterdikten sonra düşmanıyla kavgaya girebilir, kaçabilir veya alçak gönüllülük göstererek sinebilir.

Köpeklerin Evcilleşmesi

Hayvanların kendi doğasından oldukça farklı şeklide ve insanın arzu ettiği boyutlarda, yeni bir davranış yapısı kazanması olarak tarif edebileceğimiz evcilleşmede binlerce yıl süren bir seleksiyon söz konusu olmuştur.

Son araştırmalara göre köpek, insanın en eski ev hayvanıdır. Köpekler, ilk olarak, Avrupa ve Yakın Doğu'da, daha sonra Amerika'da evcilleştirilmiştir. Bonn yakınlarındaki Oberkassel kasabasında bulunan bir köpeğin çene kemiği üzerinde yapılan incelemelerle, ilk evcil köpeğin ortalama 14.000 sene evvel yaşadığı anlaşılmıştır. Böylece insanın en eski ev hayvanının köpek olduğu ortaya konmuştur. Bazı kaynaklara göre kurtların evcilleşmeye başlaması İsrail'de M.Ö. 12.000 - 10.000, Anadolu'da ise 7000 yılarına uzanmaktadır.

Evcilleştirme büyük ihtimalle farklı zaman ve mekanlarda gerçekleşmiştir. Böylece farklı köpek ırkları oluşmuş ve bunlar arasında, insanın işine en çok yarayan köpekler tutulup, diğerleri üretim dışı bırakılmıştır. Kurttan köpeğe geçiş, yine evcilleşmenin ve insanlarla birlikte yaşamanın sonucu olarak ortaya çıkan ve binlerce yıldır süregelen bir olaydır. Bu zaman içinde hayvanlar psikogenetik ve hatta anatomik olarak da değişikliklere uğramışlardır. Kurda ait davranışların, köpekte % 50 oranında değiştiği iddia edilmektedir.

Geriye kalan % 50 oranındaki ortak davranış biçimleri, çok uzun zamandan beri kurtlardan çok uzak yaşamasına rağmen mevcuttur. Yani köpek, halen kurtlara ait içgüdüler taşımaktadır. Bu içgüdüler, köpeğin avlanması, kilometrelerce gezmesi, alan koruması, gıdasını seçmesi ve çiftleşmesi için programlanmıştır. Bu içgüdüleri tatmin etme imkanı bulamayan köpeğin, bize belli etmese de stres içinde olması kaçınılmazdır.

Evcilleşmenin temelinde, içgüdüleri kontrol edebilme yeteneği vardır. Bir canlı (insan dahil) içgüdülerini ne denli kontrol edebiliyorsa, o kadar evcildir. Beynin prefrontal (ön alın) bölgesi bu yetenekten sorumludur ve bu bölge bakımından en gelişmiş canlı, insandır. Köpekte de insan kadar olmasa da, bu bölge oldukça gelişmiştir. Kediyle kıyaslanacak olursa, bu gelişim, köpekte daha fazladır. Maymunda ise, bu bölge köpeğinkinden daha büyüktür, ancak büyüklük tek başına yetmemekte, bu alanın kullanılma oranı da önem taşımaktadır. Bu alan kullanıldıkça sinir hücreleri arasında bağlantılar gelişmekte ve kontrol yeteneği artmaktadır. Bu bakımdan köpeklerin, içgüdülerine daha hakim hayvanlar olduğu söylenebilir. Zaten maymunun evcil olmadığın herkes bilir. Kavram kargaşası olmasın diye açıklamakta yarar var; maymun gibi, insanla anlaşan her hayvan evcil değildir, bunlar ehlileştirilmiş olan, yabani hayvanlardır. Evcilleştirme ile ehlileştirme farklı kavramlardır. Evcil bir hayvanın doğan yavruları da evcildir, oysa ehli olan yabani bir hayvanın yavrusu da yabani doğar ve bizimle anlaşabilmesi için ehlileştirilmesi gerekir.

köpekler

Köpekler doğdukları andan itibaren insanlara karşı sevgi duyarlar.Bu şekilde dünyaya gelen tek hayvan türü köpektir.Bu nedenle siz köpeklere yakınlık göstermeseniz de onlar sizi çoktan benimsemiştir. Yeni aldığınız köpeğiniz sahibi olduğunuzu hisettiği andan itibaren kokunuzu benimsemiştir. Bulunduğu mekanlarda özellikle sizin eşyalarınızın üzerine uyumayı tercih eder. Sizin kokunuz onu rahatlatır. Annesinden yeni ayrılmış olan kopek sahibini en yakın dostu olarak görmektedir. Köpeklere davranışlarını kontrol edebilmeleri için yardım ettiğiniz taktirde sizin sadık dostunuz olmamaları için hiç bir neden kalmayacaktır.Köpek pedagojisi artık bu aşamada size yardımcı olmaya başlıyor. Pedagoji uzmanları köpeklerin gelişim sürecini takip altına alarak köpeklerin yönlendirmeye çalışırlar.Köpeğinizin kendi kontrolünü sağlayabilmesi adına eğitilmesini istiyorsanız eğiticinin ciddi bir eğitim almış olmasına dikkat etmelisiniz. Eğiticiler her kopek ırkına ve cinsiyetine göre farklı bir eğitim yöntemi seçerler. Ayrıca verdikleri eğitimde köpeğin sahibinin kişiliği de rol oynamaktadır.Köpekler 2- 3 günlük oldukları günden yaşamlarını devam ettirdikleri güne kadar öğrenmek için hazırdırlar. Uzmanlar ise köpeklerin 6 ve 8. haftalarında eğitilmeye başlanmalarının daha iyi olacağı düşüncesindedirler. Çünkü araştırmalar köpeklerin 6 ve 8. haftaları arasında oldunlaşma dönemine girdikleri ortaya çıkmıştır.

Fiziksel olarak gelişen köpeğe yeterli ilgi gösterildiğinde zekası da o derece gelişecektir. Henüz yavru olan bu köpeklere ciddi anlamda bir eğitim verilemz. Bu dönemde verilen eğitimin amacı gelecekte alacağı eğitime hazırlanmasıdır. Sürekli kapalı mekanlarda kalan ve dış çevreyle yakın ilişkilere giremeyen köpekler ise eğitim almış köpeklerle kıyaslanamazlar.

Evde yapılan eğitimlerde köpeklere sürekli söylenilen komutlara uyması gerektiğini öğretmeye çalışmak asıl yapılması istenilen değildir. İstenilen köpeğin insanların yaşayış biçimine alıştırmak ve öğrenme sınırını aşmasını sağlamaktır. Bu dönemde verilen eğitim köpeğin gelecekte karşısına çıkacak zor eğitimlerin üstesinden gelmesini sağlayacaktır. Köpeğinizin size göstermiş olduğu yakınlığın, sizde ona aynı yakınlığı göstererek davranışlarınızla karşılık verin.
Memnun kaldığınız durumlarda ise köpeğinizi ödüllendirmeniz oldukça faydalı olacaktır.
Köpeğinizi cezalandırmanız da onu ödüllendirmeniz kadar önem kazanmaktadır.
Gerektiği yerlerde onun hata yapmasına izin vermeli ve onu cezalandırmalısınız.
Köpeğinizi ödüllendirirken ya da cezalandırırken bunu hakettiğine emin olun. Bu şekilde köpeğiniz hani durumlarda ödül ya da ceza alacağını bilecektir.

Köpeğinizi sürekli cezalarla eğitmeyin. Ceza alacak davranışlar sergilediğinde, onu ödül alacağı davranışları sergilemesine yönlendirin. Böylelikle köpeğiniz motive olacaktır.

Köpeğinizi cezalandırırken ona asla vurmayın.Vurarak onu cezalandırmanız köpeğin şiddeti örnek almasına neden olabilir.
Onu cezalandıracağınız zaman bunu onu azarlayarak yapmanız daha olumlu sonuçlar almanızı sağlayacaktır.
Köpeğinizin yapamayacağını düşündüğünüz konularda onu zorlamayın. Köpeğiniz bahçaedeki kediyi kovaladığında muhtemelen sizin sözünüzü dinlemeyecektir. Henüz yavru olan köpeğiniz bu gibi durumlarda komutlara uymayı ancak zamanla öğrenecektir.
Köpeğiniz dışarıda tuvaletini yapmasını sağlamak için iyi bir gözlemci olmalısınız. Onu dışarıya çıkardığınızda nerelere tuvaletini yaptığına dikkat edin, köpeğinizin tuvaleti geldiğinde davranışlarına dikkatle izleyin. Evde bulunduğunuz zamanlarda köpeğinizin aynı davranışları sergilediğini gördüğünüzde onu hemen dışarı çıkarın ve daha once tuvaletini yaptığı yerlere götürün. Köpeğinizi tuvaleti için dışarı çıkarırken, ona her defasında aynı komutu kullanın. Böylece köpeğiniz zamanla bu komutu her duyduğunda ne yapması gerektiğini bilecektir.
Köpek sahiplerinin bir çoğu onların hoşlarına giden her şeyi çiğnemelerinden şikayetçidir. Siz bu durum aengel olmak için yavru köpeğinize çiğnemesi için bir takım oyuncaklar temin edin. Oyuncağını tanıması onun evde bulunan diğer eşyaları çiğnemesini önleyecektir. Özel eşyalarınızdan birini çiğnemeye başladığını gördüğünüzde ise ona Hayır diyerek oyuncaklarını verin. Yavrunuzun, özel eşyalarınızı hiç bir şekilde dişlerinin arasına almasını istemiyorsanız onların köpeğiniziin hoşlanmayacağı şekilde kokmasını sağlayabilirsiniz. Bu şekilde köpeğiniz o eşyalara yanaşmayacaktır.
Köpeklerin çoğu insanların üzerine hoplamayı severler. Fakat siz köpeğinizin bu şekilde davranmasını istemiyorsanız onu oturmaya alıştırmalısınız. Köpeğinizin yemek vakti geldiğinde avucunuza aldığınız mamayı o oturur duruma geçtikten sonra verin. Köpeğinizi insanları otururken karşılaması için alıştırmalar yapın. Köpeğinizin davranışlarını ödüllendirmeyi unutmayın.

SİBERİAN HUSKY


Kökeni: Sibirya kökenli bir köpektir.

Tanımı: Orta büyüklükte, dayanıklı, canlı, hoş görünüşlü, hareketli bir köpektir. Erkekler 53-60 cm, dişiler 51-56 cm yükseklikte; ağırlıkları erkeklerde 20.5-27 kg, dişilerde ise 16-22.5 kg’dır. -50, -60 derecedeki soğuğa dayanabilirler. Kurt grisinden gümüş griye, beyaz desenli açık kum renginden siyaha kadar her renk olabilirler.

Kişiliği: İnsanlara uyumlu ve duyguludur. İyi bir arkadaş olmakla birlikte, son derece inatçıdır ve kolay canı sıkılır.

Özelliği: Hafif olduğu için hızlı koşabilir ve bu özelliği nedeniyle kızak yarışlarında kullanılır. Özellikle Kanada'da ve ABD'nin kuzeyinde popülerdir.

SHAR-PEİ


Kökeni: Çin

Tanımı: 48-58 cm arasında bir yüksekliği, 18-38 kilo arasında bir ağırlığı ve güçlü, sıkı bir vücut yapısı vardır. Tüyleri kısadır ve yer yer buruşuktur.

Kişiliği: Asil, ağırbaşlı ve ailesine karşı son derece bağlıdır. Yabancılara karşı başına buyruk ve bir miktar soğuk davranır.

Özelliği: Şehir köpeğidir. Fazla bakım gerektirmez. Çocuklarla ve evdeki diğer evcil hayvanlarla arası iyidir. Bir av ve bekçi köpeği olarak yetiştirilmiştir.

POİNTER


Kökeni: İngiltere

Tanımı: Erkekler 63-69 cm, dişiler ise 61-66 cm arası olurlar. Büyük köpekler kategorisine girer. İnce bir kuyruğu ve ince bacakları vardır.

Kişiliği: Tam bir aristokratik köpektir. Gururlu ve sadıktır. Kaslı ve zarif vücuduyla gücün ve dinamizmin simgesidir.

Özelliği: Soylulara avlarında eşlik etmesi için yetiştirilmiştir. Sportif bir köpektir ve bu özelliğini her an gösterir. İyi bir dosttur fakat diğer evcil hayvanlarla arası pek iyi değildir. Hep zinde ve tetiktedir. Ağırbaşlı bir yapısı olduğundan dolayı insanlara ve hayvanlara gereğinden fazla yakınlık göstermez.

MİNYATÜR PİNSCHER


Kökeni: Kısa tüylü Avusturya terrieri de denilir.

Tanımı: gövdesi alçak, sağlam yapılıdır. Ortalama 35-50 cm yüksekliğinde, 12-18 kg ağırlığındadır. Armut biçiminde bir baş, kalın bir burun, önden daha geniş bir görünüşü vardır. Kısa, açık sarı, açık kahverengi, kızılımsı siyah renklerinde olabilir. Tüylerinde her zaman beyaz lekeler vardır.

Kişiliği: Hareketli, inatçıdırlar. Refleksleri hızlıdır. Görünüşü güzeldir.

Özelliği: Bekçi köpeği ve aile köpeği olarak kullanılır.

KANGAL


Kökeni: Yapılan tüm araştırmalara rağmen Kangal ırkının kökenine ait yazılı bir bilgiye ulaşılamamıştır. Asurlular ve Babiller döneminde yaşadığı ve 17.yy da Orta Asya'dan Anadoluya geldiği görüşü yaygındır. Evliya Çelebinin, seyahatnamesinde Anadoluda yaşayan güçlü ve aslana benzeyen bir köpekten bahsetmesi bu görüşü desteklemektedir.

Tanımı: Erkeklerde boy 75-80 cm; kilo 50-60 kg, dişilerde boy 70-80 cm; kilo, 41-49 kg civarındadır. ortalama yaşam süreleri 12 yıldır. Burun yapısı küti çene yapısı sağlamdır. Siyah maskelidir. Tüyler orta uzunlukta, sert yapıdadır. Kirli beyaz, açık sarı, boz, kahverengi veya kırçıl renkte olabilir. Göz etrafı siyahtır. Kulaklar üçgen şeklinde, uçları yuvarlaktır. Ayaklar iri yapılı, kuvvetli, parmaklar bombeli ve genellikle siyahtır.

Kişiliği: Kangallar cesur, hızlı, zeki, ön sezileri kuvvetli hayvanlardır. Sahibine aşırı bağlıdır. Öğrenme yetileri çok güçlüdür. Görevlerine çok sadıktırlar. Kangal köpeğinin sürü koruma özelliği genetik yapısından gelir. Kurt boğan tek ırktır. Genellikle anne-babadan doğan kardeşlerin birbirleriyle çiftleşmedikleri tespit edilmiştir.

Özelliği: Çobak köpeğidir, büyük bahçeleri korumak içinde kullanılır.

GRAND DANUA


Kökeni: Almanya

Tanımı: Yetişkin bir Danua'nın omuzundan yere yüksekliği 72 cm'i geçebilir. Uzun, güçlü ve zarif bir vücudu vardır. Değişik renkleri vardır.

Kişiliği: Güvenilir, dost canlısı, uysal ve ailesine bağlı bir köpektir. Yabancılara karşı da kendine güvenli davranır ve kolay kolay sinirlenmez. Çocuklara bayılır fakat iri cüssesi yüzünden büyük çocuklara daha uygundur. Kolay eğitilebilir, fakat bu eğitimde tutarlılık ister.

Özelliği: Fazla bakım ve egzersiz gerektirmez. Diğer evcil hayvanlarla da iyi geçinir. Kendine güveni ve agresif olmayan, aile üyelerine karşı son derece bağlı ve nazik, yabancılara karşı biraz içine kapalı bir türdür.

DOBERMAN PİNSCHER


Kökeni: Great Dane, Alman çoban köpeği. Rottweiler ve Pinscherin muhtemelen Beauceron ve İngiliz Tazısı ile çiftleştirilmesiyle 1860'da Almanya'da geliştirilmiştir.

Tanımı: Doberman kaslı ve son derece zarif bir köpektir. Erkekler 66-71 cm, dişiler 61-66 cm yüksekliğe sahiptir. Ağırlıkları 30-40 kg. kadar, tüyleri, kısa, kalın, sert ve vücuduna yapışıktır. Renkleri pas rengi lekeler taşıyan, siyah, koyu kahvedir.

Kişiliği: Dişiler, aileye karşı sakin, duyarlı ve duygulu, ancak yabancılara karşı kuşkucudurlar. Erkek son derece zeki, ancak aceleci ve genellikle saldırgandır.

Özelliği: Bekçi ve muhafız köpeği olarak kullanıllırlar, fakat dişiler apartman hayatına daha iyi uyum gösterirler.

ALMAN ÇOBAN KÖPEĞİ


Kökeni: Almanya.

Tanımı: 30-40 kg kadardır. Erkekler 60-65 cm, dişiler 55-60 cm yüksekliktedir. Yüksek zekalı bir ırktır.

Kişiliği: Çocuklarla gayet iyi iletişim kuran, diğer köpeklerle uyumlu, hareketli, mükemmel koku alan burna sahip bir köpek türüdür. Cesur, neşeli, sadık, kararlı, vefalı, efendisine ve çocuklara sevgi duyan, öteki hayvanlara karşı hoşgörülü, yabancılara karşı uyanık, kolay eğitilir.

Özelliği: Askeriyede, polis birliklerinde muhafız köpeği olarak, evlerde bekçi köpeği amaçlı kullanılabilir. Ayrıca iyi bir aile köpeğidir.

DALMAÇYALI


Kökeni: İlk İngiltere'de görüldüğü için İngiltere kökenli olduğu düşünülmektedir.

Tanımı: Erkekler 55-60 cm, dişiler 50-55 cm yüksekliktedir. Ağırlığı 25 kg kadardır. Tüyleri, kısa, sert, sık ve parlaktır. Temel rengi daima beyaz olup, üzerinde siyah ya da koyu kırmızı lekeler vardır.

Kişiliği: Sakin, sadık, bağımsız ama evden hoşlanan, son derece duyarlı bir cinstir. İnsana ihtiyaç duyar, aksi halde depresyona girebilir. Çocuklarla oynamayı sever. Mükemmel bir belleği vardır.

Özelliği: Av köpeği ve aile köpeği amaçlı kullanılabilir. Pislik ve çamurdan hoşlanmaz.

BULLMASTİFF



Kökeni: 1924'te Mastiff ile Bulldog'un çiftleştirilmeleri sonucu elde edilmiştir.

Tanımı: Güçlü ve hantal olmayan bir köpektir. Erkekler 63,5-68,5 cm ve 50-56 kg, dişiler 61-66 cm yüksekliğinde ve 45-54 kg ağırlığındadır. Tüyleri açık kahverengi, kızıl ve kaplan renklerinin bütün tonlarını taşır; kısa ve serttir.

Kişiliği: Neşeli, korkusuz, dengeli, itaatkâr ve duygulu bir ırktır. Ancak, bu köpekler gerçekten enerjik insanlar içindir.

Özelliği: Avcı, muhafız ve bekçi köpeği amaçlı kullanılabilir.

Gereksinimi: Şişmanlamaya yatkın bir tür olduğu için iyi bir beslenme rejimi uygulanmalı ve sık sık yürüyüşe çıkartılmalıdır.

BOXER



Kökeni: Bu cins 1850 yılında Münih'te Bullenbeisser Mastiffi ile Bulldog'un çiftleştirilmesiyle geliştirildi. Bu cinslerin ilki, ayı avında kullanıldı; ikincisi ise, boğalarla dövüşmek için. Atalarının vahşi içgüdülerinin bu geçmişten kaynaklandığı düşünülmektedir.

Tanımı: Başı vücuduyla orantılı, etsiz ve kırışıksız olmalıdır. Üst çenesi, alt çenesinden biraz daha çıkık ve yukarı doğru kıvrıktır. Kuyruk çok kısa ve dik duruşlu, ön bacaklar düz ve paraleldir. Yükseklik erkeklerde 57-63 cm, dişilerde 52,2-58,4 cm; ağırlık erkeklerde 34-35 kg, dişilerde ise 26-28 kg arasında değişmektedir.

Kişiliği: Boxer iyi huylu, sadık, çocukları sevecen ve kin duymayan bir köpektir. Tabii ki, aldığı eğitime bağlı olarak saldırgan bir yapı da gösterebilir.

Özelliği: Polis, bekçi ve sakatlar için rehber köpek olarak kullanıldığı gibi, rehabilitasyon merkezlerinde hastalara moral vermek amacı ile de kullanılır. Sahipleri ve çocuklar için çok iyi bir arkadaş olabilir.

BEAGLE



Kökeni: Elizabeth çağında Harrier ile eski İngiliz Tazısı’nın çiftleştirilmesiyle geliştirildi.

Tanımı: Harrier'e benzer. Fakat daha kısa bacaklıdır. Dayanıklı ve çok hareketlidir. Yüksekliği 33-40 cm, ağırlığı 8,2-13,6 kg’dır. Ayakları yuvarlak ve güçlüdür. Tüyleriyle ayırt edilebilen iki ayrı tipi vardır: Biri yumuşak, diğeri sert tüylüdür. Siyah desenli mavi, beyaz, siyah, portakal veya üç renklidir.

Kişiliği: Duygulu, neşeli, temiz, sakin, hoş görünüşlü, güzel sesli bir cinstir.

Özelliği: Av köpeği amaçlı olarak uzmanlaşmıştır. İnsana eşlik eden köpek olarak da olumlu bir şöhrete sahiptir. Minyatür bir türü de vardır. Elizabeth Baegle'ı denilen bu türün yüksekliği 30 cm kadar ağırlığı ise 10 kg’dır. Geçmişte avcılar bu minyatür köpeği atların terkisinde ava götürürlerdi.

AMERİKAN PİTBULL TERRİE



Kökeni: Bu savaşçı köpek 19. yüzyılda İngiltere'nin Staffordshire bölgesinde Bulldog ile çeşitli terrierlerin çiftleştirilmesiyle elde edilmiştir. ABD'ne getirilen bu cins burada onun ağırlığını arttıran ve başının daha güçlü hale gelmesini sağlayan Amerikalı yetiştiriciler tarafından mükemmelleştirilmiş ve şu anki durumunu almıştır.

Tanımı: Erkekler 44-46 cm, dişiler ise 40-42 cm yüksekliktedir. Ağırlıkları 17-20 kg kadardır. Güçlü, kaslı bir gövdesi vardır; aynı zamanda çok çeviktir. Kısa kuyrukludur; yatay duruşlu kalın, kısa, parlak tüyleri vardır. Her renk olabilir. Ancak erkeklerin %80'i beyazdır. Amerikan Köpek Kulübü tarafından American Staffordshira, İngiliz Köpek Kulübü tarafından ise Amerikan Pitbull Terrier olarak 2 grup olarak sınıflandırılmışlardır.

Kişiliği: Çok eski savaş köpeklerinin de genetik özelliklerini aldığından çok cesur ve çok canlı bir köpektir. Düşmanıyla öldüresiye savaşır. Ancak, asgari bir eğitimle yabancıların niyetini anlayabilmesini sağlayacak kadar yetenekli, sakin, iyi huylu ve itaatkar bir köpek haline gelebilir.

Özelliği: Mülk bekçisi olarak çok iyi sonuç vermiştir. İnsana eşlik eden köpek olarak da değerlidir. Sonuçta herşey pitbullunuzu nasıl eğittiğinize bağlıdır.

ROTTWEİLER


Kökeni: İtalyan mastiffi'nden geldiği düşünülmektedir.

Tanımı: İri ve güçlü bir gövdesi vardır. Erkeklerin yüksekliği 60-68 cm, ağırlığı 50 kg kadardır. Dişiler biraz daha küçüktür. Tüyleri kısa, sert ve kalındır.

Kişiliği: Dengeli, sakin, itaatkar, cesur ve kolay eğitilir. Sadece efendisi saldırıya uğradığı zaman sertleşir.

Tanımı: 30-40 kg kadardır. Erkekler 60-65 cm, dişiler 55-60 cm yüksekliktedir. Yüksek zekalı bir ırktır.

Kişiliği: Çocuklarla gayet iyi iletişim kuran, diğer köpeklerle uyumlu, hareketli, mükemmel koku alan burna sahip bir köpek türüdür. Cesur, neşeli, sadık, kararlı, vefalı, efendisine ve çocuklara sevgi duyan, öteki hayvanlara karşı hoşgörülü, yabancılara karşı uyanık, kolay eğitilir.

Özelliği: Askeriyede, polis birliklerinde muhafız köpeği olarak, evlerde bekçi köpeği amaçlı kullanılabilir. Ayrıca iyi bir aile köpeğidir.

19 Kasım 2009 Perşembe

kangal köpekleri




IRK ÖZELLİKLERİ

Öncelikle burada karıştırılan bazı kavramları açıklamak gerekmektedir. Çünkü tür, ve ırk kavramları, sık sık birbirleri ile karıştırılmaktadır.
Tür: Kalıtsal yapıda var olan, çevre şartları ne olursa olsun, değişmeden gözüken bir takım özellikler ve nişaneler ile birbirlerine benzeyen ve kendi aralarında çiftleştiklerinde döl veren hayvan topluluklarına tür denir. Bu anlamı ile mesela köpek bir türdür, kedi ayrı bir türdür. Bunlar birbirleri ile çiftleşemezler ve döl veremezler.
Irk: Aynı türe giren hayvanlar içinde, aynı çevre şartları altında, kalıtsal bazı karakterler bakımından birbirine daha çok benzeyen hayvanların oluşturdukları guruplara ırk denir. Aynı ırka mensup hayvanların dölleri, anne babalarına benzemelidir.
Köpek bir türdür. Kangal Köpeği ise, köpek türü içinde, bir ırktır. Afgan tazısı ayrı bir ırktır. Kangal köpeklerinin çiftleşmesinden, her zaman Kangal yavruları çıkar. Afgan tazısının çiftleşmesinde ise, her zaman Afgan tazısı çıkar.
Bir Kangal ile bir Afgan tazısının çiftleşmesinden ise değişik bir yavru çıkar. Bu yavrular Kangal'a da benzeyebilir, Afgan tazısı'na da. Ama burada çıkan yavrular, tam manası ile anne ve babalarına benzemedikleri için, bu yavrular yeni bir ırk sayılmazlar. Yapılan işleme "Melezleme", bu yavrulara da "Melez" denir,. Anne ve baba, kendilerine benzer yavrular meydana getirememişlerdir, çünkü kendileri farklı özellik taşımaktadırlar.
Saf kangalların kulakları, kafatasına yapışıktır. Yani kafatasına bitişik durur. Eğer bir kangalın kulakları kafasına yapışık değilse, biz o zaman rahatlıkla, bu hayvan saf değil, melez diyebiliriz.

Ana Irk Vasıfları

Kangal Köpeği'nin dış görünüşünün nasıl olması gerektiği her zaman büyük tartışma konusu olmuştur. Ama maalesef bu konuda; bilenlerden ziyade, bilmeyip de, kendisinin herkesten çok bildiğini sananların sesi daha fazla çıkmıştır. Bir itin saf olup, olmadığının doğruya en yakın tespiti, ancak gen teknolojisi ile olur. Mesela bu konuda kullanılacak olan bir yöntem, "Mikrosatelit Yöntemi"dir. Mikrosatelit; bilgi değeri gayet yüksek, hızlı ve ucuz bir genetik işaretleme tekniğidir.
Eğer böyle yöntemler mümkün değilse, ırk vasıflarına bakmak gerekir. Saf Kangal Köpeği'nde, "Olmazsa, olmaz" diyebileceğimiz ana ırk vasıfları şunlardır:
1-Aslan şekline benzeyen vücut ve özellikle kafa yapısı,
2-Ağız, burun, kulak ve göz çevresinde siyah maskeyle beraber boz post rengi,
3-Kafatasına yapışık kulaklar,
4-Yukarı öne doğru kıvrık kuyruk,
Bu 4 ırk vasfı, bir sacayağına benzer. Bir sacayağının, ayaklarından birisi eksik olursa, dengesi bozulur. Bir Kangal Köpeği'nde de bu 4 vasıftan biri olmazsa, o köpeğin saflığından söz edilemez.
Diğer tali ırk vasıfları ise şunlardır:
1-Ön göğüste beyaz madalyon,
2-Kuyruk ucunda beyaz leke,
3-Yüzde ve bazen kuyrukta, birkaç uzun, sert kıllı siyah ben,
4-Ayaklarda, dizden aşağı kesimlerde beyazlık,
5-Damakta siyah leke,
6-Arka ayaklarda ilave "Pençe" veya "Kurtçul tırnak" denen, tırnak,
7-Ön ve arka bacakların iç tarafa doğru kavisli olması.
8-Ayaklarda, parmak aralarında perde.
Dikkat edilirse, bu 8 maddenin ilk 5'i vücut rengi ile alakalıdır. Bu 8 özellikten birinin, bir kaçının veya hepsinin birden olmaması, o köpeğin saf olmadığına delalet etmez. Olması, olmamasından daha iyidir ve makbuldür.
Bazı yetiştiriciler ve kitaplar, burun ucunda ve alt çene ucunda, Kangal yöresinde "çakal" denen beyaz lekenin makbul olduğunu söylerler. Bu şu yönüyle yanlıştır. Ağız ve burunda siyah maske, zaten vazgeçilmez bir ırk özelliğidir. Bunun homojen rengini bozan beyaz bir leke nasıl makbul olabilir? Bu çakal lekesi, hayvanın Akbaş veya Karayaka ile melez olduğuna delalet eder.

Post Rengi

Kangal yetiştiriciliğinde, üzerinde en çok tartışılan bir konudur. Kangal Köpeği'nde renk bozdur. Fakat bu boz renk varyasyon (çeşitlilik) gösterir. Kirli beyazdan, krem, sarı, boz, toprak rengi ve kızıl kahve rengine kadar, bütün ara tonlar görülebilir.
Saf Boz Kangal Köpeği'nde beyaz ve siyah ile siyahın tonları görülmez. Eğer beyaz görülürse, o köpeğin genetik yapısında Akbaş kanı, siyahın tonları görülürse, Karayaka kanı var demektir. Mesela sığırlarda olduğu gibi, Kangal Köpeği'nde, köy yerlerinde sadece renk baz alınarak saf yetiştirme yapılmadığından, renk bu denli çeşitlidir. Köy yerlerinde renge pek dikkat edilmez. Önemli olan köpeğin keskinliği, sadakati ve sürüyü veya evi ve ahalisini korumasıdır.
Köy içinde Akbaş ile Boz Kangal veya, Boz Kangal ile Karayaka veya, Karayaka ile Akbaş serbestçe çiftleşebilmektedir. Kaldı ki bir çok yetiştirici, bu tip Kangal melezlerinin daha iyi vasıflı köpek oldukları konusunda hem fikirdirler. Bunu genetik olarak "Heterozislik" yani "Üstün Dominanslık" ile açıklamak mümkündür.
Herhangi bir köpek ırklarını tanıtan kitaba göz atıldığında, bir çok ırkın özellikleri açıklanır. Köpek ırklarının "rengi" kısmına bakıldığında, şu ibare rahatlıkla görülebilir: "Her rengi mevcuttur". Bu yüzden, Kangal Köpeği'nde post renginin üstüne fazlaca düşmemek gerekir. Boz Kangal, Akbaş veya Karayaka. Nihayetinde bunların üçü de ayrı birer mücevherdir.
Pekala, Boz Kangal içinde, rengin kirli beyazdan, sarı, boz, toprağa kadar, bütün ara tonlarının görülmesine ne demelidir? Boz Kangal veya Karayaka fark etmez, rengin bu denli çeşitli olmasında bazı faktörlerin rolü vardır:
1-Şu anda, Kangal Köpeği'nde post rengi için, ana lokuslarda kaç tane allel olduğu ve bu alleller arasında, eklemeli, dominans ve epistasi bakımından ilişkiler bilinmemektedir. Ayrıca, bir çok hayvanda post rengini belirleyen genleri, diğer değiştirici (modifiye edici) etkiye sahip bazı genler etkilemektedir. Bu tip değiştirici (modifiye) etkiye sahip genler, hayvan topluluğu (populasyon) içinde çeşitliliğe (varyasyona) sebep olurlar.
Konuya yabancı olanlar için biraz karışık olan bu meseleye bir misal verilebilir. Mesela sığırlarda da kıl rengi çok çeşitlidir. Sığırlarda kıl örtüsünün rengini ve desenini, en azından 9 adet ana lokusun etkilediği düşünülmektedir. Bunlardan 4 tanesinin her biri, en azından 3 adet allele sahiptir. Birde bunun üstüne, değiştirici (modifiye) etkiye sahip genlerin devreye girdiğini düşünürsek, sığırlarda yüzlerce çeşit renk tonunun olacağı açıktır. Gerçekten de durum böyledir ve sığırlarda yüzlerce çeşit renk ve renk tonu vardır. İşte Kangal Köpeği ve diğer köpek ırklarında da buna benzer bir durum mevcuttur.
Alman Çoban Köpeği, kısa tüylü ve kahve-siyah renklidir. Ama nadir olsa da, bazen uzun tüylü ve bembeyaz renkli Alman Çoban Köpeği yavruları doğabilmektedir. Boxer ırkında da, aynı şekilde arada sırada beyaz yavrular çıkar. Bunlar hiç istenmezler ve ırkı bozmasın diye hemen imha edilirler. Çünkü her ırkta da beyaz renk resesiftir. Yapılacak seleksiyon çalışmaları ile beyaz rengin oranı düşürülebilir. Ama populasyondan asla elemine edilemezler. Çünkü sürekli heterozigot durumda kendini gizleyerek, gelecek nesillere taşınacaktır.
2-Allel olan genler arasında; Dominant, Entermediyer, Pleitropism, Penetrance (Geçiş kabiliyeti) ve Expressivity (Görüntü derecesi) gibi bir çok etki söz konusudur.
3-Allel olmayan genler arasında ise; Komşu genler (Pozisyon etkisi), Tek cinsiyette etkili olan genler, Etkileri cinsiyetle değişen genler, Önleyici gen etkisi, Tamamlayıcı gen etkisi, Epistatik etki, Çift genler ve Değiştirici etki (Modifiye etkisi) gibi bir çok gen etkisinden söz edilir.
Kangal Köpeği post rengi için, yukarıda sayılan bu etkilerden bir veya bir kaçı rol oynuyor olabilir. Bu konuları açıklaması, konuya yabancı olanlara sıkıcı geleceğinden, bu kadarla yetinilecektir. Belki talep olursa, ileride Kangal Köpeği ile ilgili yazacağım değir kitaplarda, daha detaylı anlatabilirim.

Akbaş Ayrı Bir Irk mıdır?

Bir önceki bölümde, "Kangal Köpeği kurttan mı türedi?" bölümünde, Savolainen ve arkadaşlarının, "Batı Asya köpeklerinin orijini hakkında genetik bir delil" isminde ki araştırması zikredilmişti. Aynı araştırmada; Türkiye'den 24 köpek yer almıştır. Bunların 11'i Akbaş, 10'u Kangal (Boz) ve 2'si Anadolu Çoban Köpeği ve 1'i de Sokak köpeğidir.
Araştırma sonuçlarına göre, Akbaş'larda %91 oranında A ve %9 oranında B tipi bulunmuştur. Halbuki Kangal'larda %30 A, %10 B, %40 C ve %20 D tipi elde edilmiştir. Bu araştırmaya göre, D tipi sadece İskandinavya'da mevcuttur.
Günümüzde bir çok bilim adamı, Finlandiya'yı oluşturan Finlilerin Türk kökenli olduğunu iddia etmektedir. Öyleyse; Orta Asya'dan yapılan Kavimler Göçü esnasında, bir gurup Türk Anadolu'ya, diğer bir gurup Türk Finlandiya'ya, köpekleri ile yerleşmiş olmalıdır. Aksi takdirde Kangal ve Finlandiya Köpeği akraba olmazdı. Bu akrabalık, Finliler ile Türk'lerin akraba olduğu tezini de güçlendirmektedir.
Akbaş'ların ayrı bir ırk olabileceğine dair 2. bir sonuç ise ODTÜ Biyoloji Bölümü'nden Evren Koban ve arkadaşlarının, 2003 yılında sonuçlandırılan bir araştırmasıdır. Bu araştırmada, Konya Selçuk Üniversitesi'nde yetiştirilen 23 Kangal, 6 Akbaş, 3 Türk Tazısı ile Konya Belediyesi Köpek Bakımevi'nden temin edilen 51 adet sokak köpeği kullanılmıştır.
Moleküler işaretlerden, "mikrosatelitler"e dayanarak yapılan analiz sonuçları, Faktöriyel Geçiş Analizi Yöntemi'ne göre gruplandırılmıştır. Sonuçlar çok ilginçtir ve Savolainen'in araştırma sonuçlarını destekler mahiyettedir. Buna göre 6 adet Akbaş ile, 23 adet Kangal, genetik yapı olarak tamamen ayrı bölgelerde gruplanmışlardır. Yani Akbaş ve Kangal'ın genetik soy ağacındaki yerleri birbirine çok yakındır. Ancak her ikisi de ayrı genetik yapılara sahiptirler ve ayrı ırklardır.
Evet, Akbaş ayrı bir ırktır. Karayaka'da ayrı bir ırktır. Eğer bu tür bir çalışma yapılırsa, Karayaka'nın da genetik olarak ayrı bir ırk olduğu görülecektir. Fakat bunların hepsi aynı Kangal soyundan türemiştir ve yakın akrabadırlar.

VÜCUT YAPISI

Genel Görünüş

Genel olarak vücut erkek aslana benzer şekildedir. Yelesiz bir erkek aslana. Vücudun oranları arasında bir harmoni, göze hoş gelirlik gözükür. Typus respiraturius denen, solunum tipinde, koşmaya uygun bir vücut yapısı vardır. Yapılan bazı ölçümlere göre, 50-55 km sürat yapmıştır. Sağlam, adaleli yapı hemen göze çarpar. Kemik ve kas yapısı güçlüdür. Asla şişman değildir. Sırım gibi tabir edilebilir bir vücuda sahiptir. Yani bir Japon sumo güreşçisi gibi iri ve yağlı değil, başa güreşen, Türk yağlı güreş pehlivanı gibidir.

Gövde

Gövdeye yandan bakıldığında, ön parçası, arka parçaya nazaran daha yüksektir. Yani cidago dediğimiz omuz yüksekliği, sağrı yüksekliğinden daha fazladır. Göğüs kafesi geniş, bel daha incedir. Göğüs adaleli ve güçlüdür.

Baş

Kafası iridir ve bu onu heybetli gösterir. Alın geniş ve yüksekçedir. Burun ucu hafif küttür.
Ağız yapısı sağlam, çeneleri çok güçlüdür. Bir sığır iskeleti verildiği zaman, o iskelet üzerinde kıramayacağı kemik yoktur. Bunu, dünyada başka bir evcil köpek yapamaz. Üst dudağı, alt dudağının üzerine sarkık durur. Alt dudağı da sarkıktır ve çenenin yan tarafındaki dişleri görünebilir.
Kafa iri olduğundan, gözleri, kafaya nispeten küçük görünür. Gözleri altın sarısından, kahve rengine kadar bütün ara tonlardır. Bakışları canlı ve mahzun görünüşlüdür.
Kulakları gözler ile burun ucu arasındaki mesafe kadar olup, yüzle uyumludur. Şekli, üçgen şeklindedir, ama alt ucu yuvarlaktır. Sarkık ve kafatasına yapışık durur. Yavru iken, oran olarak daha küçüktür ve düzdür. Ergin hayvanlarda daha büyük ve pencere perdesi gibi, aşağıya doğru hafif dalgalı ve kıvrıktır.

Boyun

Boyun kısa, kalın ve sağlam yapılıdır. Adaleli ve güçlüdür. Boyun uzunluğu yaklaşık olarak kafa genişliği kadardır.

Bacaklar

Kalın yapılıdır. Patiler iridir. Omuzlar sağlam ve adalelidir. Bilekler kuvvetli ve uzundur. Arka ayaklar, ön ayaklara nazaran, yere daha fazla yatık gözükür. Ön bacaklar daha düz, arka bacaklar biraz daha "S" harfi görünüşlüdür.
Ön ve arka ayaklarda 4 parmak bulunur. Ön ayakta, arka, iç tarafta, işlevi olmayan 5. tırnak bulunur. Bu tırnak bazı kangallarda, arka ayakta da olabilir. Arka ayaktaki bu ilave tırnak tek olabildiği gibi, bazen 2 veya nadiren de olsa, 3 tane de görülebilir.
Ön ayakta, dizin biraz alt, arkasına düşen yerde, tırnaksız, parmaksı, ilave bir yastık vardır. Parmak üstleri bombelidir. Tırnakların rengi siyah, beyaz veya karışık olabilir.

Kuyruk

Kuyruk kalın, uzun ve kuvvetlidir. Baş hariç tutulduğunda, "Sal" denilen gövde uzunluğunun yaklaşık 3/2'si kadar, kuyruk uzunluğu vardır. Kuyruk, rahat pozisyonda iken sarkık durur. Bunun dışındaki, yürüme, koşma ve uyarılmış durumlarda, ip sarmalı gibi, öne kıvrıktır.

Post

Kangal Köpeği'nin çok kalın bir deri yapısı vardır. Ayrıca postu iki katmandır. Postun alt tabakası, kısa ama sıkı tüylerle kaplıdır. Üstte ise seyrek ama, uzun ve kalın kıllı bir post tabakası vardır. Bu özellik, ite iyi bir sıcak ve soğuk izolasyonu sağlar. Kangal Köpeği, soğuğa çok iyi dayanır ama sıcağa, özellikle nemli sıcağa fazla dayanamaz.

Ağırlık ve Vücut Ölçüleri

Bir çok literatür, Kangal Köpeği'nin; Senbernar ve Mastiff ırkı ağır cüsseli köpekler kadar veya ondan ağır olduğunu belirtmektedir. Senbernar 60-100 kg, Mastiff 70-90 kg arasındadır.

Yeni Doğmuş Enik

Yavrular genellikle 500-600 gr arasında doğarlar. Bu ağırlık değeri, kancığın yaşı, ağırlığı, bir batında kaç yavru doğurduğu, doğum mevsimi, beslenme durumu, ilk defa kaç aylıkken gebe kaldığı ve erkeğin ağırlığı gibi faktörlere bağlı olarak değişir.
Ayakta duramadıklarından, boylarını tam ölçmek mümkün olmasa da, yeni doğduklarında genellikle 11-13 cm cidago (omuz) yüksekliğine ve baş hariç, göğüsten kuyruk sokumuna kadar 14-16 cm uzunluğa sahiptirler.

Dişi

Köy şartlarında yaklaşık 40-60 kg arasındadırlar. Cidago yüksekliği ortalama 65-75 cm civarındadır. Vücut uzunluğu 70-80 civarındadır. Özel bakımlı ve iyi ıslah edilmiş dişiler 75-80 kg ağırlığa ulaşabilir. Cidago yükseklikleri 90 cm yüksekliğe, vücut uzunluğu ise 100 cm civarına ulaşabilir.

Erkek

Köy şartlarında yaklaşık 50-70 kg arasındadırlar. Cidago yüksekliği ortalama 75-85 cm civarındadır. Vücut uzunluğu 80-90 civarındadır. Özel bakımlı ve iyi ıslah edilmiş erkekler 90-100 kg ağırlığa ulaşabilir. Cidago yükseklikleri 100 cm yüksekliğe, vücut uzunluğu ise 110 cm civarına varabilir.

ÜREME ÖZELLİKLERİ

Kangal Köpeği'nin erkek ve dişisi, ergin canlı ağırlığına 2 yaşında ulaşır. İlk yıl büyüme gayet hızlı olduğu halde, 2. yıl daha yavaştır. İlk yıl hayvan boylanır. 2.yıl hayvan enine genişler ve kalınlaşır.

Kızgınlık

Dişi köpek, iyi bir bakım ve beslemeye tabii tutulunca, 12 aylıkken kızgınlık göstermeye (kızan olmaya) başlar. Fakat anatomik yapısı 18 aylık, hatta yavaşlamak kaydıyla, 2 yaşına kadar devam ettiği için, dişi köpek 12 aylık iken çiftleştirilmez. 12 aylıkken çiftleştirmeye genetik de "sabit çevre faktörü" denir. Kangal'ın hem kendi, hem de yavrusunun ağırlığının düşük olmasına yol açar.
Kızgınlık gösteren dişi, anormal hareketler yapar, huzursuzdur. Bulunduğu mekandan dışarı çıkmak ister, kapılara, pencerelere tırmanır. Emirlere itaat etmez. Cinsiyet organı şişer, kızarır, önceleri sümüksü, saydam, daha sonra kırmızımtırak, özel kokulu bir akıntı gelir. "Feremon" denilen bu koku, erkek köpekleri çok uzaklardan cezp eder. Kızgınlık müddeti yaklaşık olarak 10-21 gün arasında sürer.

Çiftleştirme

Erkek köpek yabancıysa, birbirlerine alışmaları için, çiftleşmeden önceki birkaç gün yana konurlar. Kancık takip edilerek, kanlı akıntının gelmeye başladığı 10. günden sonra çiftleştirilir.
Kangal'lar, mecbur kalmadıkça kardeş, kardeş ile çiftleşmez. Ancak; çiftleşecek başka eş bulamadıkları takdirde, içgüdüsel olarak neslini devam ettirme arzusuyla, kardeşler arasında çiftleşme görülür.
Çiftleştirme için, gözden uzak mekanlar veya gece vaktini seçerler. Çiftleştirme yaklaşık 15-30 dakika sürer. Erkeğin cinsel organın orta kısmı şişkindir. Tam onun karşısına gelen yerde, dişinin cinsel organının (vajina) orta yerinde de bir girinti vardır. Çiftleşme anında, bu girinti ve çıkıntı, birbirine geçtiği için, erkek köpek boşaldıktan sonra, cinsel organını geri çekemez. Geri çekmesi için, ereksiyonun bitmesi, yani erkek cinsel organının inmesi gerekir.
Sık, sık, bazen sokak köpekleri sokak ortasında çiftleşirken, öylece birbirlerine bağlı olarak kalırlar. Bunu gören bazı haylaz çocuklar, birbirinin üstündeki köpekleri huzursuz eder, bazen döverler. Bu çok yanlıştır, çünkü diğer bir çok canlıdan farklı olarak, erkek köpeğin cinsel organının içinde, "Os penis" adı verilen uzun bir kemik bulunur. Çocukların bu tip kötü muamelesi esnasında ayrılmak isteyen erkek köpeklerin, sık sık cinsel organında ki kemik kırılır.
Bu durum erkek köpek için çok ızdırap vericidir. Tekrar bir daha çiftleşmek istese de, yapamaz. Böyle bir durum görülünce, muhakkak çocuklara müdahale edilmelidir. Eğer böyle bir olay, yetiştiricinin kendi damızlık erkek köpeğinin başına gelirse, korkmaya mahal yoktur. Çünkü bir veteriner hekim tarafından gerekli tedavi sağlanabilir. Erkek cinsel organı alçıya alınarak, bu kemiğin tekrar kaynaması sağlanır.
Eğer çiftleşme esnasında, kancık gebe kaldıysa, sakinleşir ve erkeğin mükerrer çiftleşmelerine müsaade etmez. Dişinin gebe kalıp, kalmadığı, pratik olarak sakinlik durumundan anlaşılabilir.

Döl Tutmama (İnfertility)

Hayvancılıkta en önemli verim, döl verimidir. Önem bakımından, et, süt, yumurta, iş gibi bütün verimlerden önce gelir. Çünkü hayvanlardan döl alamazsak, nesillerini devam ettiremeyiz. Döl tutmama hadisesi, bazen Kangal Köpeği'nde de vuku bulmaktadır. Bunun sebepleri önce ikiye ayrılır:
Genotipten kaynaklanan sebepler: Burada kalıtsal bazı rahatsızlıklar söz konusudur. Bunlar Agenesis, Hipoplazmik ovariumlar, Hermafrodizm ve Oviductun aplazisi olabilir.
Çevre şartlarının olumsuzluğundan kaynaklanan sebepler: Bu ise kendi içinde 3 gruba ayrılır: Dişi köpekten kaynaklanan, erkek köpekten kaynaklanan ve bakıcı veya köpeğin sahibinden kaynaklanan sebeplerdir.
Dişi köpekten kaynaklana sebepler; üreme organlarında anatomik bozukluklar, Anöstrus, Kistik ovariumlar, Genital kanalın fonksiyonel ve enfeksiyoz bozuklukları gibi sebepler olabilir. Bunlar da kendi içlerinde gruplara ayrılmaktadırlar fakat, fazla detaya girilmeyecektir. Mesela Genital kanalın fonksiyonel ve enfeksiyoz bozuklukları kendi içinde; Ovarium, Oviduct, Uterus, Cervix uteri, Vagina ve Vulva ile ilgili bozukluklar olmak üzere kısımlara ayrılabilir.
Erkek köpekten kaynaklanan sebepler; libido (cinsel istek) eksikliği veya yokluğu, aşımda yetersizlikler, boşalmanın gerçekleşmemesi ve dölleme yetersizliği gibi faktörler rol oynayabilir.
Bakıcı veya köpeğin sahibinden kaynaklanan sebepler; yağ ve karbonhidrat ağırlıklı yanlış bir beslenme rejimi uygulayarak, dişi köpeğin yumurtalıklarının yağlanmasına yol açmak, serbest çiftleştirme uygulanmıyorsa, aşım zamanını iyi tespit edememek ve asgari yetiştirme şartlarını (beslenme, bakım, barınma, hijyenik şartlar gibi) sağlayamamak örnek verilebilir.

Doğum

Doğum yapacağı bölmede bulunan dişi, doğuma az bir zaman kala, gayet huysuzlaşır. İlk defa doğum yapacak dişilerin, insanlara saldırdığı bile olur. Bunun için yalnız bırakılması uygun olur. Eğer köy yerinde bir kancık ise, kendine sakin bir yer bulur, toprağı içine gireceği biçimde, çukur şeklinde kazar. Telaşla dolaşıp, geri çukura döner. Bu belirtilerin görülmesinden yaklaşık 2-3 saat sonra doğum gerçekleşir.
Doğum genellikle rahat geçer, dışarıdan müdahaleyi gerektirmez. Yavrular, zar şeklinde ve içi jöle kıvamında bir sıvı ile kesenin (plasenta) içinde, ortalama yarımşar saat ara ile doğar. İlkine doğuran kancık bile, içgüdüsel olarak keseyi yırtar, göbek kordonunu dişleri ile koparır, yavruyu yalayarak temizler ve kurutur.
Dişi, yavrulardan arta kalan keseyi (son, eş) yer, çünkü bol proteinli bir besindir anne için. Doğan eniklerin gözü kapalıdır. 9-10 günlükken aralanır, 12-14 günlükken tamamen açılırlar.
Eniklerin göbek kordonlarından arta kalan parçalar, kurur ve bir hafta içinde kendilinden düşer. Eğer doğumu müteakip, anneyi atlatıp, yavruların yanına yaklaşılabilirse, bütün eniklerin göbek kordonları, 1 parmak bırakılarak, temiz bir iple sıkıca bağlanmalıdır. Yoksa, bazı yavrular göbek kordonundan vücuda giren mikroplar nedeniyle, ölebilir.
Doğumu müteakip geçen 3-5 gün, anne çok kıskanç olur ve yavrulara genellikle kimseyi yaklaştırmaz. Bunu zorlayarak, yeni doğum yapmış, yorgun anneyi yormamak gerekir.
Bilhassa Kangal ilçesi ve köylerinde, yazın doğan "Yaz enikleri", kışın doğan "Kış eniklerine" nazaran daha üstün tutulmaktadır. Her iki mevsimde doğan hayvanlarda genotip olarak fazla bir fark yoktur. Bunun sebebi; kışın kancığın fazla sütü olmaz. Enikler iyi beslenemez. Ayrıca köy şartlarında, soğuk yerlerde barınan eniklerde telefat çok olur. Bundan dolayı, Kangal ilçesinden enik temin edecek yetiştiriciler ve meraklıkların, kış eniklerini tercih etmesi tavsiye edilir. Yazın bir eniğe 500 dolar talep edildiği halde, kışın aynı kancığın aynı babadan olma enikleri bedavaya alınabilir.